YABAN HAYATINI YÖNETEMEYEN DKMP, ÇİFTÇİNİN SIRTINA BİNEN FATURADAN SORUMLUDUR

Gerçek çözüm, yaban hayatını sadece “korumak” değil, doğru yönetmekten geçer. Bu da avcıyı sürece gerçekten katmakla, popülasyonları bilimsel veriler ışığında kontrol altına almakla, tarımı ve avcılığı dengeli planlamakla mümkündür.Bugünkü anlayışıyla

YABAN HAYATINI YÖNETEMEYEN DKMP, ÇİFTÇİNİN SIRTINA BİNEN FATURADAN SORUMLUDUR

TARSİM’in raporları ortadadır. Çiftçiye ödenen hasar bedellerinde yaban domuzu ve kuş zararı başı çekmektedir. Bu tablo tesadüf değil, doğrudan yaban hayatı ve avcılığı yönetemeyen DKMP’nin ihmallerinin sonucudur.

???? Ödenen zararlar (Yaban Domuzu + Kuş Zararı):

2018: Yaban Domuzu 8,0 milyon TL

2019: Yaban Domuzu 15,5 milyon TL

2020: Yaban Domuzu 25,3 milyon TL – Kuş Zararı 3,7 milyon TL

2021: Yaban Domuzu 40,6 milyon TL – Kuş Zararı 3,7 milyon TL

2023: Yaban Domuzu 213,3 milyon TL

2024: Yaban Domuzu 318,0 milyon TL

Sadece birkaç yıl içinde yaban domuzu zararı 8 milyon TL’den 318 milyon TL’ye çıkmıştır. Yaklaşık 40 kat artış! Kuş zararları da özellikle ayçiçeği tarlalarında üveyik, tahtalı güvercin ve angut kaynaklı olarak öne çıkmaktadır.

Üveyiğin av limitini 3 ile sınırlamakta ısrar edenler, bu rakamları görmezden gelerek bilimsel verilerden uzak bir yaklaşımı savunmaktadır. Çünkü gerçek şu ki:

Popülasyon kontrol altına alınmadığında zarar büyüyor,

Çiftçinin ürünü tarlada kuşlara yem oluyor,

Sonrasında TARSİM milyonlarca lirayı ödemek zorunda kalıyor.

Bütün bu zararın faturası ise yine milletin cebinden çıkıyor. Zararı çiftçi çekiyor, bedeli millet ödüyor.

Ancak sorumluluk sadece DKMP’ye ait değildir. Merkez Av Komisyonu’na (MAK) katılan avcı temsilcileri de bu raporlara bakmadan, sahadaki gerçek verilere dayanmadan karar alınmasına göz yummakta ve yanlış uygulamalara ortak olmaktadır. Masa başında rakamlarla desteklenmeyen kararların, sahada çiftçiye ve doğaya daha büyük maliyet olarak döndüğü artık inkâr edilemez.

Gerçek çözüm, yaban hayatını sadece “korumak” değil, doğru yönetmekten geçer. Bu da avcıyı sürece gerçekten katmakla, popülasyonları bilimsel veriler ışığında kontrol altına almakla, tarımı ve avcılığı dengeli planlamakla mümkündür.

Bugünkü anlayışıyla DKMP; çiftçiyi de, avcıyı da, doğayı da koruyamamaktadır. Rakamlar ve tarlada yaşanan gerçekler bunun en somut kanıtıdır. Ve unutulmamalıdır ki: Bu tabloya sessiz kalan MAK temsilcileri de en az DKMP kadar sorumludur.

Kaynak CİMER.
52 Avcılar Kulübü Derneği Bşk Serhat Çelebioğlu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri