Papa’dan Atatürk’e Mektup

Türklerin dünya tarihinde etkili bir yere sahip olmalarının en önemli nedenlerinden bir tanesi, yönetim anlayışlarında adalet kavramının önemli bir yere sahip olmasıdır. Bu yüzden farklı din ve etnik unsurlara mensup topluluklar, Türk devletlerinin yön

Papa’dan Atatürk’e Mektup

Yazar: Adnan Yıldız
 

Türklerin dünya tarihinde etkili bir yere sahip olmalarının en önemli nedenlerinden bir tanesi, yönetim anlayışlarında adalet kavramının önemli bir yere sahip olmasıdır.

Bu yüzden farklı din ve etnik unsurlara mensup topluluklar, Türk devletlerinin yönetimleri altında uzun yıllar bir arada ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmişlerdir.

Osmanlı devletinde olduğu gibi.

Ancak bu topluluklardan bazılarının emperyalist amaçlı devletlerin tezgahlarına alet olmaları sonucunda ise birliktelikler ezeli düşmanlıklara da dönüşebilmiştir.

Ama şartlar ne olursa olsun Türk milleti, zalimle-mazlumu her zaman ayırt edebilmiştir. Zalimle mücadele ederken en zor dönemlerde dahi mazluma hep kanat germiş onların can ve mal emniyetini kendisine emanet saymıştır.

Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.

İşte bu örneklerden bir tanesi.

Yıl 1921.

Hem dışarıdan gelen istilacılara hem de onların taşeronluğunu üstlenmiş olan içerideki işbirlikçilerine karşı Osmanlının son bakiyesi Anadolu topraklarında var oluş mücadelesinin verildiği yıllardı.

Özellikle gayri Müslim unsurlardan bazılarının asırlardır hiçbir ayırıma tabi tutulmadan yaşadıkları bu topraklara yaşattıkları acılar unutulacak türden değildi.

Tamda bu günlerde Roma’dan Mustafa Kemal Paşaya bir mektup gelir.

Mektup, Papa adına Vatikan’ın dışişleri sorumlusu Kardinal Gaspari imzasını taşımaktaydı.

Papa Onbeşinci Benova mektubunda, Mustafa Kemal’in asil ve insanlığa yakışır hislerine güvendiğini dolayısıyla Hıristiyanların can ve mal emniyetinin sağlanmasını istirham ediyordu.

Mustafa Kemal ise yazdığı cevabi mektupta, ‘‘ Irk ve mezhep ayırmaksızın bütün memleketimiz halkının emniyet ve refahını sağlamak zorunluluğu insanlık hislerimizin ve doğruluğu gösteren İslam dininin bize emrettiği dinî bir görevdir, dedikten sonra Meclisin hakimiyeti altında olan yerlerde endişe edilecek bir durumun olmadığını belirtiyordu.

Ayrıca bu durumu daha önce Mecliste yaptığı iki konuşmada dile getirdiğini ve bu konuda ilgili makamlara talimat verdiğini de hatırlatmaktaydı.

Papa’nın yazdığı mektup ve Mustafa Kemal’in yazdığı cevap, Meclis’in 12 Mart 1921 tarihli oturumunda İstiklal Marşının kabulünden hemen sonra mebuslara okunmuştu. Bir anlamda Mustafa Kemal Paşa kendi görüşlerinin milletinin de görüşü olduğunu beyan etmekteydi.

Böylece Papa’nın mektubu ve Mustafa Kemal’in cevabı, Meclis tutanaklarında da yer almıştı. Ayrıca 24 Nisan 1920 ve 1 Mart 1921 tarihlerinde Mustafa Kemal’in bu konuda yaptığı konuşmalar da tekrar okunarak bir daha zabıtlara geçirilmişti.

Sonuçta, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra fermanlarıyla aleme bildirdiği hususları, Mustafa Kemal Atatürk de bu şekilde bir daha duyurmuştu.

İşte bu yüzden Türk devleti tarihin her döneminde etkili olmuştur.

12 Mart 1921 tarihli Meclis zabıtlarında yer alan mektupların sadeleştirilmiş hali:

Tercüme sureti

Roma

2105

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Papa Hazretleri adına mümkün olduğu kadar süratle Kafkasya, Küçük Asya (Anadolu) hrıstiyanlarının hayatları, malları ve eşyalarının emniyet altına alınması hakkında gerekli emirler verilmesini, sıfatlarınız olan asil ve insanlığa yakışır hislerine güvenerek rica ve istirham eylemek şerefiyle övünüyorum. İnsanlığın içine düştüğü bunca sıkıntı ve eziyetlerden sonra şefkat ve merhamet sadasının her tarafta hüküm sürmesi temenniye lâyıktır efendim.

Kardinal Gaspari

Cevap

Ankara

12. Mart 1921

Roma’da Papa Onbeşinci Benova Hazretlerine

Kardinal Gaspari Cenaplarının haşmetli adlarına olarak Anadolu, Kafkasya ve Küçük Asya hristiyanları lehinde özel temennilerini tarafıma bildirdi. Irk ve mezhep ayırmaksızın bütün memleketimiz halkının emniyet ve refahını sağlamak zorunluluğu insanlık hislerimizin ve doğruluğu gösteren İslam dininin bize emrettiği dinî bir görevdir. Bundan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin etkisi ve hakimiyetinin geçerli olduğu yerlerin tamamındaki hrıstiyanların, tam manasıyla huzurdan istifade etmeleri için bütün önlemler alınmıştır. Hudutlarımız içinde her hangi bir yabancı ordunun savaş ve tahribat yapmadığı yerlerde geçerli olan barış ve emniyet, bu açıklamamızın reddedilmesi imkânsız bir delilidir. Diğer taraftan bu konudaki siyasetimizin asla değişemez olduğunu bir kat daha göstermek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının başlangıcı olan 24 Nisan 1920 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda yaptığım tafsilatlı konuşma ile Meclisin ikinci toplantı senesine başlaması dolayısıyla 1 Mart 1921 tarihinde yine aynı Meclis Genel Kurulu'nda yaptığım tafsilatlı konuşmadan aşağıdaki bölümleri haşmetli bilgilerinize ulaştırırım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mustafa Kemal

SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat) – Bunu yazdırmaya neden olan şey nedir efendim?

HARİCİYE VEKALETİ VEKİLİ (Devamla) – Gayet mühim olduğu için bunun zapta geçmesini sağlamak amacıyladır efendim burada ekli olarak Papa Hazretlerine gönderilmiş olan nutkun tekrar okunarak zapta geçmesini rica ederim.

Konuşma sureti:

(Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920 tarihli konuşması)

Anadolu’da yaşayan Ermenilerin ve Rumların hükümetin emirlerine ve milli arzulara karşı gelmeleri gerçekleşmedikçe her türlü saldırıya karşı güvendedirler ve tamamen mutlu ve müreffeh bir hayata kavuşmaları öteden beri kabul edilmiş bir esas idi. Kilikya ve havalisinde ve doğu sınırımız dışındaki resmi ve gayri-resmi Ermeni kuvvetlerinin dindaşlarımıza ve soydaşlarımıza karşı yaptıkları canice saldırıları karşısında bile memleketimizde yaşayan hrıstiyanların her türlü saldırıdan korunmalarını sağlamayı pek mühim medeni bir görev kabul eyledik ve Anadolu’nun dış dünya ile temasının kesildiği bugünlerde vatanın yüksek menfaatlerini gözeten önlemler arasında hrıstiyan halkın, emniyetlerinin korunması gerekliliğini bütün makamlara bildirdik.


İkinci toplantı senesi münasebetiyle yapılan konuşma

(Mustafa Kemal’in 1 Mart 1921 tarihli konuşması)

“Efendiler! İtilaf devletleri bizi müstakil bir devlet halinde yaşamaya kabiliyeti olmayan bir millet olarak görüyor ve bu yanlış düşünce bahanesiyle memleketimizi parçalamak ve milletimizi esaret altına almak istiyorlar. Onları bu görüşte aldatan sebep, milletimizin kendi kendisini idareye muktedir olamaması şeklindeki yanlışa kapılmalarıdır. Halbuki milletimiz bir seneden beri her türlü yardım ve işbirliğinden ve asırlardan beri alışmış olduğu yönetim şeklinden uzak olarak milletlerin başına gelebilecek olan felaketlerin en büyüğüne mâruz bulunduğu halde, en medeni ve en insancıl ve bütün bağımsızlık şartlarını yerine getirmekle kendini yönetmektedir. Düşmanlarımız işgal ettikleri memleketlerimizde her türlü savunma araçlarından mahrum bırakılmış olan milletdaşlarımıza karşı bugüne kadar aralıksız olarak tahrip, yağma, öldürme, göçe zorlama gibi mezalimi işlemeye devam ettikleri halde, Büyük Millet Meclisi’nin idaresi altına giren bütün gayrimüslim unsurlar, kanunlarımızın ve silahlarımızın himayesi altında emniyet ve güvene mazhar olarak yaşamaktadır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri