HAİN YETİŞTİRME MERKEZİ!
Bülent BAŞARAN
Daha önce de yazmıştım. CHP, kendi hainlerini yaratmakta çok mahir! Deniz Baykal haindi sonra Muharrem İnce sonra Kılıçdaroğlu hain oldu şimdi Çerçioğlu hain... Yarın başka isimler sırada, hem de ne isimler...
Bu kadar hain yetiştiğine göre acaba CHP'nin toprağı ve iklimi buna çok uygun olabilir mi? Adı sol/sosyal demokrat olup da tıpkı tipik sağ partiler gibi belediye başkanından milletvekiline, encümeninden il/ilçe yöneticilerine kadar parti kadrolarını, o bölgenin kodamanlarından veya kodamanlarının el altından beslediği piyonlarından seçtiği için olabilir mi?
Acaba CHP'ye hak ettiğinden fazla bir paye mi veriliyor? O da tipik bir para, ihale, imar, rant, rüşvet vs partisi olmuş olabilir mi? Belediye başkanları yada vekilleri bir dizi parasal operasyonlar (ihale, imar, rüşvet) sonucu belirleniyor olabilir mi? Hamasi bir Milliyetçilik dışında oklarının geri kalanını kırıp atmış olabilir mi?
Özellikle son kurultayda yaşananlardan bu yana -ki öncesi de elbette var- herşey paraya endekslenmiş, herkes ve herşey parayla satın alınabilir hale gelmiş olabilir mi? Fenerbahçe'nin para babası Ali Koç'a "gitme sana muhtacız" dediği gibi, CHP de para babası İmamoğlu'nda aynı ışığı görmüş ve satın alınmış olabilir mi? Acaba artık CHP'yi ilkeler ve etik değerler değil, para şekillendiriyor olabilir mi?
Sadece sesli düşünüyorum! Yoksa bir partiden üst üste bu kadar hain çıkmaz.
--------------
Türkiye, yaşadığı sorunların niteliği açısından en son aşamaya ulaştı. Artık bir paradoksi oluştu. Çünkü sorunları çözmesi için kendilerinden beklenti içinde olunan muhalefet, iktidar olabilmek için tek çareyi iktidara benzemekte buluyor. İktidarla ne denli aynılaşabilirse iktidar olabileceğini sanıyor. Bu yeni paradigma hakikaten akademik olarak incelenmeye muhtaç bir olgu olarak dikkat çekiyor.
Başlangıçta; iktidar yardım dağıtıyorsa biz de dağıtalım, iktidar şunu yapıyorsa biz de yapalım diye fiili uygulamalarda görünen bu yaklaşım artık politik söyleme de yansıdı. Dün iktidarın dediklerini ve yaptıklarını bugün muhalefet söylüyor ve yapıyor. Bu siyasi olarak bir AKP başarısıdır. Yabancı düşmanlığı, saldırgan bir milliyetçilik, rüşvet, yolsuzluk, parti içi demokrasinin yok olması, tek adamcılık, etnik ve mezhepsel ötekileştirme artık muhalif söyleme hakim oldu.
İktidar, yıpranan siyasal karizmasını muhalefete tamir ettiriyor. AKP ve MHP, kendi siyasal tabanını muhalefete genişlettiriyor. Barış süreci, İmamoğlu'na ait yerel yönetim şebekesinin yaptığı yolsuzluklar ve politik kabızlık, muhalefeti bir anda boşa düşürdü. Şimdi muhalefet 2003-2011 yılları arasındaki AKP'yi dışarda inşa etmeye çalışıyor. Halbuki bu yolla tipik sağ ideolojik tabanı genişlettiğinn farkında değil! Güçlenen yada büyüyen CHP değil, sol-sosyal demokrasi değil, sağ büyüyor. İyi Parti, Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi büyüyor. CHP'nin söylemi, İmamoğlu fetişizmi ve barış komisyonuna oturup oturmamakta gösterdiği ikircikli tutum ve nihayetinde İmamoğlu'nu temize çekebilmek için pazarlık amacıyla masaya oturması her şeyi yerle bir etti. Kongre süreci yeniden başlayan partide daha şimdiden parti içi kılıçlar çekilmiş durumda... İşin tuhaf tarafı belki bu kongre tamamlanmadan yenisini yapmak zorunda kalma ihtimali bulunuyor.
Beğenilsin yada beğenilmesin Kılıçdaroğlu'nun hazırladığı toplumsal muhalefet yerle yeksan edildi. CHP, yapayalnız kaldı. Sanıyorlar ki, İyi Parti ve Zafer Partisi ellerinden tutacak. Bu iki parti de asla sol/sosyal demokrat bir partinin (öyle sayalım) iktidar olmasına izin vermez. Partililer, Meral ile İmamoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'na ortaklaşa oynadığı oyunu çok çabuk unutmuşa benziyor.
Üzgünüm ama Türkiye, yağmalanma süreci bitene kadar sağ/işbirlikçi iktidarlar ve onların organize ettiği muhalefetler tarafından siyasal olarak yönetilmeye devam edilecek. AKP giderse bile dışarda ondan daha sert bir sağ parti iktidarı almak için bekliyor olacak. İslamcı sağ gidip milliyetçi sağ gelecek. CHP bir an önce, evrensel sosyal demokrat ilkelere dönmedikçe, İmamoğlu saplantısından vazgeçmedikçe ve parti söylemini berraklaştırmadıkça işi zor görünüyor. Partiyi gerekirse bölmek de dahil her türlü opsiyonu cebinde taşıyan bu yönetim bir an önce gitmeli ve CHP işgalden kurtulmalıdır.
Seçime üç yıl var ama bir tahminde bulunayım. Eğer CHP mevcut yönetim ve İmamoğlu gölgesinde seçime girerse % 25 oy bile hayal olabilir. Bu tahminim de burada dursun! O zaman isteyen yüzüme vurabilir.