BU KADAR DA ÇARPITMA OLMAZ

Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri, yaptıkları şikâyetlerle şirketlere ceza verdirdi. Açtıkları davalarla ‘Yürütmenin Durdurulması’ kararları çıkardı. Fakat Bakanı belki de en çok kızdıran olay, seçimde ağırlıklı oy aldıkları yerlerde

BU KADAR DA ÇARPITMA OLMAZ

Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu Üyesi Gül Ersan yaptığı açıklamada;
Orman ve Su İşleri Bakanı Ordu’ya geldi ve gitti. Giresun’a giderken HES’lere karşı çıkanlara yönelik ‘suçlama ve karalamalarını’ eksik etmedi. Neymiş, çevreciler gezici ekipmiş, yalan söylüyorlarmış. Buradan bakanın yalancılık suçlamasını ve yalanlarını kendisine iade ediyoruz.

Ordu’da ilçeler ve köyler bizi tanır. Biz, Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu çatısı altında öncelikle HES’lerin vermiş olduğu zararlara karşı mücadele ediyoruz. Gezginci değiliz. Gezginci de olabiliriz. Bu Bakanı neden rahatsız ediyor ki, çevreciler uzaydan gelmedi, bu ülkenin yurttaşları. Ülkenin neresinden talan varsa, tepki göstermeleri bir insanlık görevidir. Ama Bakan, (hükümet de) kendisi gibi düşünmeyenleri, kendi yaptıklarını onaylamayanları suçlama konusunda oldukça heyecanlı ve istekli.
Bakan yaptığı açıklamada çevrecilerin ‘HES’ler suyu zehirliyor.’ dediklerini iddia etti. Ne Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri ne de başka bir çevreci grup böyle bir söz kullanmadı. Ama maden aramalarının ve arıtmalarının suyumuzu zehirlediklerini söyledik. Hatta bunu Melet Irmağı’nın zehirlenmesini kanıtlayarak ortaya çıkardık.
Bakan yine çevrecilerin bir yerlerden para ile beslendiklerini üstü kapalı söylemeye çalıştı. Bu suçlamasını da kendisine iade ediyoruz. Ordu’da HES’lere karşı açmış olduğumuz davalarda ödememiz gereken harçlar için parayı nasıl topladığımızı, iki kuruşu nasıl bir araya getirdiğimizi ilçe ve köylerdeki halkımız yakından biliyor. Yüzümüz ak, gönlümüz rahat. Köylülerin gücüyle birlikte HES’leri engelleyeceğiz.
Yine Bakan açıklamasında HES’lerin suyu satmayacaklarını söyleyerek bir gerçeği de çarpıtmaktadır. Suyun 49 yıllığına kullanım hakkını şirketlere verdikten sonra şirket her türlü kullanımında serbesttir. Dünyadaki örnekleri saymayalım, ama çeşitli şirketlerin proje tanıtım broşürlerinde bunlar açıkça belirtilmektedir. Örneğin, Kabadüz- Esenyurt’ta yapılan Ordu HES, gazetelere ilan vererek Ordu’nun suyunu 2044 yılına kadar kendilerinin vereceğini duyurdu. Bu belgeler de yalan mı? Ayrıca bunu çevreciler söylemiyor; şirket söylüyor. Ama Bakan, makamını kullanarak gerçekleri çarpıtıyor.
Bakanın bir iddiası da yapılan HES’lerin bir noktada olduğu ve doğaya zarar vermediğiyle ilgili. Hatta öyle bir iddiada bulundu ki, yol yapım sırasındaki görüntüleri HES’lerin çalışması olarak kullanılıyormuş. HES inşaatlarının yapıldığı her yerde doğaya ve yaşam alanlarına verilen zararı herkes görebilir, gözlerini kapatmadığı sürece.
Bakanın iddialarından en çarpıcı olan ise, Türkiye’nin elektriğe gereksinimi olduğunu, dışa bağımlılıktan kurtulmanın yolu olarak da HES’lerin önemli olduğunu belirtmesidir. Doğalgaza bağımlılığı halk yapmadı, yönetenler yaptı.

Doğalgaz bağımlılığından kurtulmak isteyen bir hükümet Ünye’de ve diğer yerlerde Doğalgaz Çevrim (Termik) Santrallerini neden yaygınlaştırıyor? Madem elektriğe gereksinim var, neden Atatürk, Keban gibi barajlar gücünün çok altında çalıştırılıyor? Elektriğe gereksinimimiz varsa, Ege’de HES’lerde üretilen elektrik neden Yunanistan’a ve Bulgaristan’a satılıyor?
Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri, yaptıkları şikâyetlerle şirketlere ceza verdirdi. Açtıkları davalarla ‘Yürütmenin Durdurulması’ kararları çıkardı. Fakat Bakanı belki de en çok kızdıran olay, seçimde ağırlıklı oy aldıkları yerlerde halkın HES’lere izin vermemesidir. Halk hükümetin gerçek yüzünü pratikte yaşayarak görüyor. Ne yapıp yapıp, halkın topraklarını, suyunu şirketlere peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Bakan ne kadar çırpınırsa çırpınsın, ne kadar çevrecileri karalamaya çalışırsa çalışsın amacına ulaşamayacaktır.
HES yapılan yerlerdeki halk, Bakanın açıklamasını televizyonda izlediklerinde, gazetede okuduklarında gülümseyerek, ‘Bu kadar da çarpıtma olmaz.’ diyorlar. dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri