KUŞATMA HIZLANARAK DARALIYOR
ABDULLAH AYDIN
Abdaydin43@hotmail.com
Bizim Oğlanların 12 Eylül darbesinden itibaren ivme kazanan "Türkiye"yi kuşatma" eylemi, son iktidar döneminde daha da hızlanarak çemberi iyice daralttı
İşin aslında Türkiye"nin kuşatılması, Soğuk Savaş döneminde ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaptığı, Siyasi, Askeri ve Ekonomik antlaşmalarda gizli. Orta tahsile sahip bir Mahalle muhtarının bile okuduğunda "Bu maddeler benim ülkemin ve halkımın aleyhine hükümler içeriyor. Ben bu maddeleri kabul edemem" diyebileceği antlaşmalar, ne yazık ki, bizim çok Sayın devlet adamları (!) tarafından hiçbir sakınca görülmeden imzalanmış ve bu ülke emperyalizmin prangalarına bağlanmıştır
Devlet adamlarımızın basiretsizliği, halkımızın içeriğini tam olarak hiçbir zaman öğrenemeyeceği ABD ile imzalanan ikili antlaşmalar, Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği antlaşması ile ortaya dökülmüştü. Ermenistan ile imzalanan protokoller de, yöneticilerimizin beceriksizliğinin adeta onayıdır diyebiliriz. ABD Temsilciler Meclisi Komisyonunun ve İsveç Parlamentosunun kararları ise, işin tuzu biberi oldu
ABD Temsilciler Meclisinin Dış İlişkiler Komisyonunda kabul edilen "Ermenilere soykırım" yapılmıştır kararından hemen sonra, İsveç Parlamentosundan da aynı anlamda karar çıkması, İngiliz Parlamentosunda da bu doğrultuda çalışmalar yapıldığının yaygınlaşması tesadüf olmasa gerek. Bu güne kadar 20 ülkede bu tür kararların alınması daha da tehlikeli ve düşündürücüdür. Türk Diplomasisinin bu konuda yeni bir "Ulusal Savunma Savaşı" verme mecburiyeti kaçınılmazdır
Bu kararlar "İrade Beyanıdır" deyip, geçiştirilecek türden değildir. Etkileri çok fazla olabilecek, tahammül edilemez sınırlara varabilecek kararlardır
İsveç işi biraz daha ileriye taşıyarak olayın içine, Pontus Rumlarını, Asurîleri, Süryanileri, Keldanileri de katıyor. İyi ki; Kızılderilileri ve Avustralya yerlilerini unutmuşlar! İsveç Parlamentosundaki karar da, Türkiye"den göç etmiş "evet" diyen iki Milletvekili de var. Milletvekillerinden biri Türk, biri ise Kürt kökenliler. Türk kökenli Milletvekili Mehmet Kaplan tasarıya karşı olmasına rağmen, Grup kararına uyduğunu ve geleceğini düşündüğü için "evet" oyu verdiğini söyleyerek, iğrenç bir gerekçe gösteriyor. Bu kadar kişiliksiz bir zatın İsveç"te Parlamenter olması ise, "Gelişmiş Demokrasi"(!) dedikleri İsveç Demokrasisinin asılsız ve içinin kof olduğunu gösteriyor. Türkiye karşıtı Parlamenter Parti Grup kararına karşı "evet" oyu verirken, Türk kökenlinin karşı düşünmesine rağmen "evet" oyu vermesi Türkiye açısından hayli düşündürücü olsa gerek
Kürt kökenli Milletvekili Gulan Avcı ise, Partisinin Grup kararına karşı evet oyu verdiğini, "Türkiye"nin tarihiyle yüzleşmesi" gerektiğini söylüyor. Gulan Hanım şayet insani vicdan taşıyorsa, neler olduğunu İsveç"e göç eden dedesine, ninesine sorsun veya onların tuttukları notları varsa bir kez daha okusun. Üstelik Pontus Rumları dedikleri hariç, diğerleri ile iç içe yaşadığı dedesine, Türkler Ermenileri, Süryanileri, Asurîleri, Keldanileri öldürürken, acaba sizi niye öldürmediler? O askerler içinde bizden olanlar var mıydı? Acaba sen kaç Ermeni, Keldani, Süryani, Asurî öldürdün?" diye sormalıdır
"Kitle katliamları yaptıkları söylenen askeri birlikler kimlerden oluşturulmuştu? Yoksa onların içinde sen, amcam, dayım da mı vardınız?" diye sormalıdır
Öldürülenlere siz neden sahip çıkmadınız? Yoksa onların topraklarını, mallarını mı yağmaladınız?" diye sormalıdır
Ve yakaladılar! Nevruz bayramını kana bulayacak(!) binlerce bombayı ve suikast silâhını taşıyan kamyonu yakaladılar! İhbar (aslında arama emri) nereden geliyor? Amerika"nın California eyaletinden. Bu olayı basit bir ihbarcının işi gibi görmek yanlış olur. Bu sözde ihbar, TSK"yi plânlı sindirme operasyonlarının bir parçası. İhbarı yapan kişinin önemli yerlerde görevli ve çok yönlü işbirliği içinde olduğu belli. Nereden hareket ettiğini, kamyonun yükünün içeriğini bildiği gibi, hangi şehirlerden, hangi saatte geçeceğini de biliyor. Bu kişinin Türkiye irtibatlı olduğu ayan beyan ortada
Kamyon Ankara"da durduruldu ve emniyete götürüldü. Yapılan araştırmalarda bu işin TSK"nin mutat nakillerinden biri olduğu anlaşıldı. Asıl tiyatro bundan sonra başlıyor. Soruşturmayı yapan savcı, kovuşturmaya gerek duymayarak takipsizlik kararı veriyor ve dosyayı kapatıyor. Acaba Amerika"daki dostumuzun (!) bu haberleri nereden ve nasıl aldığı, onu niçin ilgilendirdiği merak edilmeyecek, araştırılmayacak mı? Savcıya göre gerek yok! Ses Amerika"dan geliyor; ört üstünü gitsin!
Tarih göstermiştir ki; Siyasi ve ekonomik kuşatmanın sonu Askeri kuşatmaya kadar gider. Bu ülkeyi sevenlerin ve bu zamana kadar gözünü kapayıp kulağını tıkayanların bir an önce gaflet uykusundan uyanmaları gerek. Bu ülke, bizi yönetenlerden ziyade eli nasırlılara, alnı terleyenlere, beyni yorulanlara, işini aşını kaybetmişlere ve ben Türkiye"yim diyebilenlere gerek
Geleceğimizi sadece yöneticilere bırakırsak, sonumuz; eyvah ki eyvah!!!
ABDULLAH AYDIN:KUŞATMA HIZLANARAK DARALIYOR
Bizim Oğlanların 12 Eylül darbesinden itibaren ivme kazanan Türkiyeyi kuşatma eylemi, son iktidar döneminde daha da hızlanarak çemberi iyice daralttı İşin aslında Türkiyenin kuşatılması, Soğuk Savaş döneminde ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaptığı, S
Yorum Yap
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.