Monogram: Kadının Direnci

Hangi bahaneye sığındığı bilinmeden kadını ve çocuklarını dövüyor. Bir keresinde bıçaklıyor bile! Kadın böyle anlarda kendi acılarını geriye atıp, çocuklarına üzülüyor, onlar için korkuyor bitmesi dahi düşünülemeyen anne sevgisiyle, anaç duygularının tümü

Monogram: Kadının Direnci

Oğuzcan ÇAĞAN

oguzcancagan@gmail.com

     Bir kadın tanımıştım vaktiyle. İyi kalpli, ruhu temiz, namuslu, kendini bilen ve kendinden önce çocuklarını düşünen, çok çalışkan bir kadın. “Böyle kadınların veya aslında tam da bütün kadınların, başı neden iğrenç, kendini bilmez adamlarla bağlanır?” sorusunu bana sordurtan bir kadın.

   Kocası alkolik, kadını dövüyor. Hangi bahaneye sığındığı bilinmeden kadını ve çocuklarını dövüyor. Bir keresinde bıçaklıyor bile! Kadın böyle anlarda kendi acılarını geriye atıp, çocuklarına üzülüyor, onlar için korkuyor bitmesi dahi düşünülemeyen anne sevgisiyle, anaç duygularının tümüyle. Böyle anlarda ruhu dağlanıyor da dağlanıyor. Korkuyor. Üzülüyor. Kahroluyor. Lanet etmiyor ama.

   Çocukların yollarını kesiyor adam, çocuklar korku nehirlerine düşüyor böyle anlarda/günlerde/zamanlarda.

   Kadın çocukları, o iki kız çocuğu için, onlar da kendisi gibi olmasın diye çırpınıyor. Belediyelere müracaat ediyor, valilerin, kaymakamların kapılarını aşındırıyor. Anne kuşun yavrularının ağzına yemek taşıması gibi; öyle bir anaçlık! Natürel.

   Adam hapse giriyor arada, kadını dövdüğü için. Sonra sonra çıkıyor, kadın tekrar hapse attırmaya çalışıyor ve onun illetinden/zilletinden çocuklarını kurtarmak için planlar yapıyor. İyi niyetli planlar, anaç planlar, öyle planlar... Kötücül olmayan.

   Sonunda, bütün çırpınışların bittiği yerde, kadın, polislerin koruması altına alınıyor. Çocuklar da öyle... Adam da nereden bulunduğu bilinmeyen pompalı bir tüfekle kadını biteviye takip ediyor. Bir insan nasıl bu kadar vicdansız, timsah ruhlu olabilir? Bir erkek neden bu kadar düşer kötülük kuyularına? Çamurlarına?

   Kadın korkuyor. Ki dibine kadar haklı. Kim olsa korkmaz ki?

   Çocukları okula korkuyla gidiyor.

   Adam, çocuklarının ve (boşandığı) kadının korkularıyla besleniyor.

   Her kadın, bu kadın gibi cesur olamıyor, bir başına silahı nereden bulduğu bir adamdan korunmaya ve çocuklarını korumaya yetecek gücü bulamıyor. Kadın, her yerde anne. En çok anne, yaşarken. Acılı ama dirençli. Vicdanı kuvvetli.

   Yapraklar neden böyle kadınların başına dökülür sonbaharlarda?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Kültür Sanat Haberleri