Şair Ali Öztürk

Şair Ali Öztürk

EDEP VE DEMOKRASİ

Ordu Valisi sayın Ali Kaban, Ankara"daki Ordu İli Kalkınma Vakfının Ordu Özel İdaresine ait hizmet binasının satılmasıyla ilgili İl Meclisi Kararına çeşitli  kesimlerden gösterilen tepkiler  için, edep sınırlarının aşıldığını beyan etmiş.

      Vali Bey, bu konuda tepki gösterenleri ve kişisel yorum yapanları, demokrasiden ve Cumhuriyetin erdemlerinden nasip almamakla itham ediyor.

      “ Eğer mevcut kararları değiştirmek istiyorlarsa halka gidip, seçimlerde yeterli çoğunluğu sağlayıp istedikleri değişikliği yapabilirler” diyor özetle Vali Bey !

      “Beğenmeyen kızını vermesin” der gibi dar ve kısır bir demokrasi anlayışının, sayın  valimiz tarafından seslendirilmiş olması, beni son derece şaşırttı doğrusu!

      Vali Bey bu sözleriyle, taşlama ve ironi şeklindeki  eleştirileri kastediyorsa, “öfkenin” bile sanat olarak değerlendirildiği günümüzde, taşlama ve ironinin de geçmişe dayalı bir edebi sanat türü olduğunu belirtmek isterim.

      Geçmişte ve bugün birçok devlet büyüğümüz gerek bu yollarla gerekse karikatürler aracılığı ile eleştirilmelerini,  demokrasini gereği olarak hoşgörüyle karşılamışlardır.  

      Vali Beye haddim olmasa da öncelikle şunu hatırlatmak isterim; Cumhuriyetin de, demokrasinin de en temel erdemlerinden biri  halkın ve basının, mevcut yasaları ihlal etmemek, kişisel haklara saygılı olmak kaydıyla, sözlü ve yazılı olarak    seçilen yöneticilerin aldıkları kararları ve uygulamaları eleştirme hakkına sahip olmasıdır.

      Bunu, edep dışı bir davranış olarak   değerlendirmek ise demokrasinin temel niteliğine tamamen aykırı bir anlayıştır.

           Alınan kararlar ile yapılan uygulamalar, her ne kadar yasal olarak seçilmiş veya atanmış yöneticilerin iradesine bağlı olsa da bireylerin,   toplumun çıkarlarını dikkate alarak  lehte ve aleyhte  yorum yapması en doğal haklarıdır.

             Kişileri ve kurumların,   bu hakları kullanmaların engellemekse demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır.

      Şimdi esas konuya gelelim,

        Vali Bey vakfın hizmet binasının satışı hakkındaki bir takım spekülasyonlara açıklık getirirken nedense aşağıdaki  hususlara hiç değinmemiş.

  1. Söz konusu binaya ait arsa, Ordu Yüksek Tahsil Cemiyetine aitken hangi şartlarda Ordu Özel İdaresine devredilmiştir ?
  2. Özel İdarenin bu arsa için ödediği belirtilen 33.500.- nakdi midir yoksa satış işlemin gerçekleşmesi için yapılan itibari bir ödeme midir ?
  3. Devir sözleşmesindeki” yurt yapılması” kaydı ihalede niçin dikkate alınmamıştır ?
  4. Başkent Ankara"nın merkezi bir semtinde, kat karşılığı ihaleye verilen bir arsadan, o zamana göre düşük sayılacak, % 26 oranında  kat irtifak hakkına sahip olunduğu halde üstüne bir de  40.000 .- TL bedel ödemek  neden gerekmiştir ?

                Bizler eleştiri yapsak da edep sınırlarını aşmamaya azami özeni  gösteriyoruz Vali Bey !

                Ancak siz yöneticilerden de, yasaların verdiği hakları kullanırken,  vicdanınızın sesine biraz olsun kulak vermenizi bekliyoruz.

                Bu meyanda sizin ve ilimizin yetkili karar organlarının, Ordu iline ve Ordululara hizmet etmeyi amaç edinmiş ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimindeki bir sivil toplum örgütü olan  Ordu İli Kültür ve Kalkınma Vakfını, herhangi bir şahıs veya şahıslara ait ticari bir şirket gibi kabul edip bazı rakamları telaffuz ederek bilanço çıkarmanıza  bir anlam veremiyoruz.

                Yetkili organların, bir konuda karar alırlarken,kin ve nefret duygularına gem vurup meseleyi önyargısız olarak analiz ettiklerinde  daha yapıcı karar alacağını düşünmekteyiz.

                Bugünkü Hürriyet Gazetesinin Ankara ekinde, bu kararın, vakıf  lokalinde içki satılması nedeniyle alındığı ve ideolojik olduğu yazılıyor.

                Elin ağzı çuval değil ki büzesin !

                Vakıf, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm Ordululara hizmet veren sosyal bir kurumdur, restoranda içki içenler olduğu gibi pide yemek için gelen Ordulu ailelerle bir üst kattaki lokalin bir odasında namazını kılan hemşerilerimiz de  mevcuttur. Herkesin tercih ettiği yaşam biçimine kimsenin müdahale ettiği de yoktur.

                Ayrıca Vali Beyin belirttiği gibi hiç kimsenin ne bağırdığı ne de ” Ferman Padişahınsa dağlar bizimdir” gibi bir iddiası da yok. Sadece alınan kararın Ordulular için ne denli olumsuzluklar getireceği  vurgulanmaya çalışılmaktadır.

                İl Genel Meclisi Başkanı Şanser Şahin"e gelince; sayın Şahin yaptığı açıklamada, “Vakfın kimseye burs vermediğini. Tüm bursların merhum Yüksel Poyraz tarafından karşılandığını iddia ediyor.

                Merhum Yüksel Poyraz"ın vakfa olan büyük katkıları inkar edilemez. Ben kendi adıma bir Ordulu olarak onu daima minnet ve rahmetle anıyorum.Nur içinde yatsın !

                Ancak Şanser Bey bu açıklamayı yaparken, vakfa burs yardımında bulunan diğer hemşerilerimizi bilhassa da emekli aylığı ile bir öğrenciye olsun  burs veren Orduluları rencide ettiğinin farkında değil herhalde.

                Ayrıca, Giresunluları örnek gösteriyor Şanser Bey ! Neden   menfi bir örneği dikkate alıyor da Sivaslılar, Erzincanlılar ve Artvinliler gibi daha bir çok ilin müspet örneklerini dikkate almıyor acaba ?

                “Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yedirmeyiz” diyor Şanser bey. Bunu söylerken ne denli bir  duygu sömürüsü ve demagoji yaptığının farkında mı bilmiyorum !

                Satma kararı aldıkları bina,bir tarihte,Yüksek Tahsildeki Ordulu  öğrencilerin

    düzenledikleri geceler ve bir takım sosyal etkinliklerle, öğrenci yurdu yapmak amacıyla, hemşerilerinden aldıkları ve kendi harçlıklarından kattıkları paralarla Ankara Belediyesinden alınmış olan  arsanın getirisidir.

                Hak konusunda bu kadar hassas olan Şanser  Bey, bu arsada hakkı olan  Hüsamettin Çelebi, Fahri  Çelebi, Taylan Ataoğlu gibi ağabeylerimizin   fikirlerini sormayı acaba hiç düşüyor mu ki ?

                Vali Bey, “seçilmişler istediği kararı alır.Kimsenin eleştirmeye hakkı yok” şeklindeki düşüncesini hala içine sindirebiliyorsa o zaman bizler de edep dışına çıkmamak için sesimizi keser ve yalnızca aşağıdaki sözleri içimizden terennüm etmekle yetiniriz,    

                Madem ki sizin devr-i iktidar

                Doğrudur aldığınız her karar

                Nasıl isterseniz öyle olsun !

                Hiç şüphesiz vardır yarar(!)

Önceki ve Sonraki Yazılar