AGARTHA, KAYIP KITA “MU” VE GÜNDELİK OYALAMA TAKTİKLERİ

Günlük tartışmaları izlerken bıyık altından gülümsememek elde değil bazen. Bu, günlük tartışmalar insanın genel kültürüne katkıda bulunuyor az çok. Misal, son günlerin en popüler davası olan “Ergenekon” soruşturmasını ele almak gerekirse, eski mitolojilerden ne kadar çok etkilenildiği ortaya çıkıyor. 

   Efendim neymiş asıl olay? 

   Deniyor ki, 600 yıllık bir geleneğin bugüne yansımasıdır Ergenekon. Agartha diye bir şeyden bahsediliyor. Özet olarak yazayım hala bilmeyenler varsa diye… 

   Bundan binlerce yıl önce, Asya ile Amerika arasında, şimdiki Pasifik Okyanusu"nda büyük bir kıta vardı diyor eski söylenceler. Kayıp kıta mu efsanesi dedikleri işte budur. Çoğu kişi Atlantis"i duymuştur ve fakat Atlantis denen yer, yine bu efsanelere göre, Mu"nun bir kolonisinden başka bir yer değildir. Bu Mu kıtasında, teknoloji, günümüzle kıyaslanacak kadar, hatta daha da fazla gelişmiştir. Daha sonra, kimilerine göre,i kendi kolonileri olan Atlantis"le bir savaş sonucu, kimilerine göre ise, deprem, volkanik patlamalar gibi doğal olaylar sonucu yok olup gitmiştir bu iki kıta.  

   İşte, bu kıtadan kurtulanların bir kısmı Asya"ya kaçıp yaşamlarını kurtarmıştır. Uygur"ların bu kurtulanların torunları olduğu iddia edilir. 

   Şimdilerde pek ciddiye alınmayan , gündeme dahi gelmeyen bu söylenceler, 1930"larda Mustafa Kemal tarafından epeyce araştırılmış, bilgi ve belgeler toplanmıştır. İsteyenler, Atatürk"ün Okuduğu kitaplar adlı birkaç cilt boyutundaki yapıttan, Mustafa Kemal"in bu konu ile ilgili okuduğu kitaplarda aldığı notları görebilir. Hatta o kadar etkilenmiştir ki Mustafa Kemal, Güneş Dil ve Güneş Tarih teorilerinin ortaya atılması tam da bu döneme denk gelir. Yani dünyadaki bütün diller ve köken Türklerden çıkmaktadır der bu teoriler kabaca anlatmak gerekirse… 

   Şimdi biraz da gerçeklere dönmek gerekirse, işin ironik yanı şudur.  Daha devletin kendi içinde kurmuş olduğu istihbarat örgütünün kökeni bile en fazla iki yüz yıl geriye giderken,nasıl oluyor da , agartha adında bir örgüt 600 yıl yeraltında ayakta kalabiliyor?? 

   Benim iddiam şudur, bu iddiaları ortaya atan kişi, kesinlikle, Don Brown"ın “Da Vinci Şifresi” adlı kitabını okuyup öyle ortaya atmış olmalıdır.  “Yahu, Avrupa"da yüzyıllarca süren gelenekten gelen gizli örgütler var da, bizim neyimiz eksik, kesin bizde de vardır. “ diye iddiaya bu örgütü koymuş olmalıdır.  

   Aslında günlük tartışmalar çok ilgimi çekmez, bu konuda da pek yazmak istemem ve fakat, bu son olaylar suyu  bulandırmaktan başka bir şeye yaramayacak. Ülkede çok büyük değişimler baş gösteriyor. Misal, çalışanların kıde tazminatlarının azaltılması isteniyor meclis tarafından ve fakat toplum bunları öğrenmek yerine, agartha"lara, Ergenekonlara mahkum ediliyor.. 

   Bu satırları okuyunca kendi kendinize lütfen bir düşününüz.  

   Sizin için önemli olan eski efsaneler mi? Yoksa, emekli olduğunuz ya da işten atıldığınız zaman elde edeceğiniz gelirin çok büyük bir ölçüde azalması mı?? 

   Eğer bol bol düşünürseniz, eminim ki güzel günler göreceğiz. 

   Gülümseyin.. : 

   [email protected] 
 
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar