KORKUYORUM,KORKUYORUM,KORKUYORUM,

KORKUYORUM,KORKUYORUM,KORKUYORUM,

Evde oturduğum günlerde yetişebildiğim ölçüde farklı televizyon kanalları izleyerek topluma sunulan programların nitelik ve içeriklerini anlamaya çalışıyorum.

Ve bu programlar bende biraz daha korku,biraz daha kaygı yaratıyor.

Çok mu geç kaldık,artık birliktelik mümkün değil mi ? Soruları ve bu soruların yüzlercesi sıra sıra diziliyor.

Siyasetten uzak,en doğal duygularını dile getiren anaların barış çağrıları dahi kimileri tarafından yanlış anlaşılıyor,kimileri tarafından kulakları pamuklarla tıkalı,gözlerde kara gözlükler olduğu içinse duyulmuyor ve görülmüyor.

Topraklarımızda karın içinden fışkıran kardelen yerine artık kan ve kin fışkırıyor.

Karadeniz"in fındık dallarında gözyaşı ve sevgisizlik yaprakların arasına sımsıkı yerleşmiş sarıp,sarmalamış bütün fındık bahçelerini.

Aydın"ın incir(yemiş)ağaçları kokusunu ve ağacın gövdesinden sızan  balın yerinde acı feryat sesleri inliyor her yerde.

Korkuyorum kaybedeceğiz diye bütün sevgilerimizi,sevgililerimizi,

Daha önce zor yıllarda kaybettiğimiz bütün yarım kalan sevgilerimizin yerine çok daha büyük acılar,kayıplar ve onarılmaz yaralar bu topraklara hızla yakınlaşıyor.

Ve maalesef bu topraklar üzerinden bir kum fırtınası gibi gelip geçmeyeceğini,yerleşip herkesi tüketene kadar gitmeyeceğini görüyorum.Bitirdiğinde geriye ne yazık ki ne Anadolu Kültürü,ne farklılıklar,ne şalvarımızın gülleri,renkleri kalmayacak.

Yazmalarımızın oyaları artık renk renk olmayacak ne kadar zorlasak ta tükenecek tüm bu canlılık.Elbette bu denli acıdan sonra yaşayanlar olacak bu topraklarda ancak unutulmamalı ki yarım olacak,öksüz kalacak,yetim olacak bu topraklar.

Korkuyorum;dilleri,kelimeleri,gözleri ve yürekleri bu acının derinliğini sesli söyleyemeyenlere duyurmak istiyorum.Hiçbir kişi,hiçbir değer,hiçbir ekonomik güç bu birlikte yaşamın güzelliğinden daha önemli olamaz.

Susmayın söyleyin sessizler bu acımasız ölümlere itiraz edin giden bugün benim çocuğum yarın senin çocuğun değil bugünküde dünküde benim çocuğum diyelim.İki gün önceki yazımı içerik olarak destekleyen ancak başlığa “analar ve babalar ağlamasın” diye bir başka yazıyı okudum.Hiçbir kuşkum hiçbir kaygı ve kafamda hiçbir soru işareti yok babaların yanan yürekleriyle ilgili.Ancak dedim ya “BEN ANAYIM”

karnımda başladım emek vermeye,belki hiç yemediğim,koşullarım nedeniyle ulaşamadığım yiyecekleri onun için yedim,yeni giyecekler bulamasam da belki ilk kez elimle de olsa bol bir elbise dikerek karnımın için de büyüyen bu canlı rahat etsin istedim,kova taşıdım ama daha dikkatli,uykusuz kaldımsa da onun içinde olsa iki ara da bir derede gözümü kapatıp dinlenmeye çalıştım onun için,hayatta hiç muz yemedim belki ancak elime bir gün muz geçtiği zaman  çocuklarım daha önce muz yememişse çürütme pahasına da olsa boğazımdan aşağı inmeden çürüyüp gittiği ne çok olmuştur.

Büyük şehirler de ekonomik koşullar nedeniyle aileye katkısı olsun diye kadınlar evlerde temizliğe giderler orada onlara sunulan yemekleri yerken çok boğazlardan aşağı inmeyen lokmalar olmuştur,takılır inmez aşağı takılan lokma değil karşıda duran evlatlarının gözleridir,onların açlığı,onların bu tadı bilmediğidir.Çoğu kez izin alarak boğaza takılan meyveler,yiyecekler evde bekleyen çocuklara taşınır.

Karnımızda da özen göstererek (nedenli gösterebilirsek) büyüttüğümüz bebelerimizi dünyanın havasına kavuşturmak,soluk almak üzere karnımızı boşalttıktan sonra günlerce ellerimizi karnımıza götürürüz,belki de severiz o boşalan karınları.

Ben Anayım;gece uyku nedir bilmeyiz günlerce,aylarca.Çok ağlamışımdır küçüklüğünde çocuklarımın ateşi çıktığında bir şey olacak kaygısıyla aslında üşütmüştür o kadar ama “ona bir şey olacak” kaygısı yaşamımız da her şeyin önüne geçer.Dişi çıkar huysuzlanır acaba çok mu acı çekiyor,onun yerine ben yaşasaydım bunu deriz en sıradan “diş çıkarmaya” bile.

Bu arada kız mı erkek mi,birinci çocuk mu,beşinci çocuk mu hiç mi hiç fark etmez biz analar için karnımız da özenle,titizlikle emek vermeye başladığımız bu umutlarımız,geleceğimiz belki de asıl yeni başlayan yaşamımız gidiyor,tükeniyor.

ANALAR HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKALIM HEPSİ BİZİM ÇOCUKLARIMIZ. Hepimiz karnımızda büyüttük,fidanlarımızı.

Kimini büyük ülkeler!istedi diye bıraktık toprağın altına,kimini 1970"lerde bıraktık,kimini 1980"ler de ve hala devam ediyor

karınlarımızda özenle büyütüp,beslediğimiz kuzularımızı toprağın altına bırakıp sırtımızı dönüp gitme gerçeği.Kaç ana kim bilir açılan soğuk mezarın içine kuzusu yerine kendini atmak istemiştir.Kaç ana kim bilir.

Ananın doğusu,batısı,güneyi,kuzeyi olmaz her ana kendi gibi kokan kınalı kuzularını karnın da yetiştirir,büyütür,sera gibi özel korunmalıdır o karın o süreçte.

Daha önce kim bilir kaç kez koca tekmesi ,baba dayağı yemiştir o karın,

o karına yine tekme atılıyor olsa da ana tarafın dan ilk korunmaya alınan yerdir o karın.

AĞITIN DA DİLİ OLMAZ.AĞIT ACIDAN YAKILIR.ÇOCUKLARIMIZI DÜNYAYA GETİRİRKEN ÇEKTİĞİMİZ O ACI BELKİ DE BU KİRLİ  DÜNYAYA GETİRİRKEN KORKUMUZDANDIR,YAŞAYACAKLARINI ÖNCEDEN GÖRMÜŞ OLMAMIZDANDIR.

Dünyaya getirince gözümüzle görmeden,koklamadan dünyaya geldiğine inanamadığımız yavrularımız gidiyor analar nerdesiniz.

Yedikleriniz boğazınızdan rahat geçiyormu,gezdiğiniz,gördüğünüz yerlerde mutlu musunuz,hiç aklınıza gelmiyor mu bu gidenlerin de ana kuzusu olduğu,hiç aklınıza gelmiyor mu onlarında analarının kokuları gibi koktuğu, evlatları kaç yaşında olursa olsun analar için hala ana sütü koktuğu,nerdesiniz,ne zaman hep birlikte isyan edeceğiz.

Kimimiz evlerimizde kendi kendimize yanıyoruz,kimimiz bu benim köylüm diye ona yanıyoruz,kimimiz bunun ten rengi böyle,kimimiz dili böyle,kimimiz inancı böyle değip sınıflandırıyoruz ve ona göre yanıyoruz.

ANALAR BİZ BUNU YAPAMAYIZ HEPSİ KARNIMIZ DA BÜYÜYOR,HEPSİ BİZİM KUZUMUZ,HEPSİ BİZİM GÖZ BEBEĞİMİZ ÇOK GEÇ OLMADAN ÇIKIN EVLERDEN MEYDANLARDA SADECE EVLATLARIMIZ İÇİN BAĞIRALIM,HİÇ BİR SİYASİ PARTİ,HİÇ BİR SİYASİ KAYGI,HİÇ KİMSEDEN KORKMADAN,HİÇ BİR FARKLILIK DÜŞÜNMEDEN SADECE ÇOCUKLARIMIZ İÇİN HAYKIRALIM.

ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESİN,

ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESİN,

ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESİN SİYASİ PARTİLER,ÜLKEYİ YÖNETENLER,ASKERLER,SİVİLLER,DOĞU,BATI,AVRUPA,AMERİKA BU SESİN GÜCÜNÜ GÖRSÜN.

Hala karnımızda bebelerimizin bıraktıkları yer sızlıyor elimizi götürünce hissediyoruz.

BİZ ANAYIZ.09.10.2008

 

Önceki ve Sonraki Yazılar