Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Türkiye artık 12 Eylülle yüzleşmelidir!…

Eylül her zaman birçok büyülü güzelliklerin olduğu aydır, şimdilerde yüzler pek gülmese de; alın terleriyle suladıkları topraklarından elde ettikleri ürünlerinin türkülerle hasatlarını yapan çiftçilerin mutluluğu, kocaman kazanlarda kaynatılan armut- elma pekmezleri, harmanlarda atların çektiği dövenlerde düşmeler kalkmalar, palamutların ağlara vurması, yolunu şaşıran bıldırcın sürülerinin avcılara verdikleri heyecan, sararan yapraklar, okulların açılmasıyla son bulan hasretler, yeniden kalabalıklaşan kentler!... 

Eylül her zaman birçok büyülü güzelliklerle doludur!...  

Her zaman yaşanan keyifli zamanların yanında; Büyük acıların yaşandığı eylüllerde olmuştur. Ama bir eylül günü vardır ki; acıların hiç azalmadığı, her yıl acısının daha da arttığı!... Bu gün; 12 Eylül!... 

Üzerinden çok zaman geçti 12 Eylül 1980 den buyana ama her geçen yıl kendini daha da köklendiren, büyüyen hediyeler bıraktı geriye!... YÖK gibi, birçoğundan zorlukla kurtulabilsek bile halen demokrasinin gelişmesinin önünde engel oluşturan sendikalar, siyasi partiler yasası gibi, kendi kurumları gibi, daha da önemlisi soldurulan, karartılmaya çalışılan hayatlar ve bugünkü gerçekleriyle Türkiye!... 

12 Eylül üzerinden çok zaman geçmesine rağmen; etkileriyle bugünlere bile üzerindeki ağırlığını hissettiriyor!... 

Türkiye üstündeki bütün ağırlıklardan kurtulmalıdır. 12 Eylül darbesi birçoklarınca halen kutsallığını korumakta ve nedense bu darbe ile yüzleşmektende sürekli kaçılmaktadır!... 

1980 yılından buyana çok zaman geçti, Türkiye ve dünyada birçok değişiklikler oldu!... Dünyada ülkeler özgürlükler ve ekonomik yönlerden büyük gelişmeler gösterirken ülkemizde ise; devlet olarak büyük borçların altında zorlanmakta, mevcut siyasi partiler ve sendikalar yasalarıyla Türkiye yönünü bulmakta zorlanmakta, insanlar gelecekten umudunu kaybedip, yabancı ülkelere göçme çareleri aramakta!... 

Bugün hiçbir altyapı sorunlarını çözememiş, dünya ile rekabet edecek hiçbir sektörü olmayan; kişi başına düşen gelir de Avrupa"da son sıralarda olan, ortalama yaşam süreleri gelişmiş ülke ortalamalarının çok altında olan, sağlıkta yığınla sorunları olan, eğitim de ise- kalabalık sınıflarda ÖSS-OKS kıskacında gelecekleri belirsiz çocuklar-gençler ve aileleri ile her gün aç yatan işsizliğin yoksulluğun umutsuzluğun pençesinde kıvranan milyonlarca yurttaş… 

Son 25-30 yılı düşündüğümüzde; Hafızamız bize terörü, ortadan kaldırılan Aydınları, hayali ihracatları, hortumlanan bankaları, yandaş şirketlere dağıtılan ihaleleri, özelleştirme adı altında yağma ve talan edilircesine satılan kurumları ve atıl halde bulunan, kullanılmayan yatırımları hatırlatıyor!… 

Peki tüm bunlar olurken;

Bunlara dur diyecek aydınlar 1402 sayılı yasayla üniversitelerden ve eğitim kurumlarından uzaklaştırıldılar!... 

Bunlara dur diyecek Üniversiteler ise: YÖK ün baskıcı ve antidemokratik uygulamaları ile; ülke sorunlarının tartışılmadığı ve yeni fikirlerin üretilmediği kurumlar haline getirildiler… üniversite öğrencileri de: yurt-parasızlık kıskacında ülke sorunlarına duyarsızlaştırıldılar!… 

Bunlara dur diyecek olan Sendikalar ve Siyasi Partiler vardı. Ama onlarda örgütlenmelerin önlerine yasaklamalarla, engellemelerle zorluklar koyuldu. Sendikalar ve siyasi partilerin halkla aralarında ilişki kuracak bağları yasal engellemelerle koparıldı. Sendikalar etkisizleştirilerek sadece ücret sendikacılığına yönlendirildiler, kendi başlarının çarelerine zor bakar duruma getirildiler… Siyasi partiler yasası ise ortada!… 

Bunlara dur diyecek Gençler vardı; Onlardan bir çoğu bugünleri görüp uyarı yapmak için meydanlara çıktıklarında ya tutuklanarak cezaevlerinde işkence gördüler, susturuldular, sevdiklerinden uzaklaştırıldılar, ya da işlerinden uzaklaştırılıp hayata küstürüldüler, ezildiler, herbiri birer “Zilli Kurt” oldular… 

Sonuç olarak; bugün ortaya; ekonomik ve siyasal krizler ve umutsuz, yoksul, eğitimsiz, işsiz, aç, örgütsüz  ve yozlaşma eğilimine doğru giden çaresiz ve mutsuz bir toplum çıktı!…  

Bugün bizi rahatsız ve tedirgin eden ne kadar şey varsa; tüm bunların nedenlerini, kaynağını, başlangıcını araştırdığımızda karşımıza hep ”12 eylül 1980 ” tarihi çıkıyor… 

Bu zihniyetin vereceği tek şey daha da bozulmuş toplumsal düzendir… Bu 12 Eylül zihniyeti tüm kurum ve anlayışıyla gözden geçirilmedikten sonra; bu düzen, anlayış devam ettiği müddetçe; on yıl-yirmi yıl sonra da daha da artmış sorunlarıyla aynı konular tartışılıyor olacaktır Türkiye"de!… 

Bugünleri görerek uyarı görevini yapan fakat neredeyse vatan hainliği ile suçlanarak hayatlarının en değerli yıllarını cezaevlerinde geçiren, işkenceler gören, üniversitelerden atılan, iş hayatında başarılı olması engellenmiş, ülkesini terk etmek zorunda kalmış milyonlarca gencimiz vardı; Bu gençler bugünleri görerek halkı uyarmak istemişlerdi!... 

Gençler; O zamanki uyarılarıyla, eylemleriyle ülke için çok çok tehlikeli olsalardı; bugün Türkiye"nin çok çok iyi konumlarda olması gerekirdi!...  

Gençlerin hataları da vardı belki ama o zaman Onlar ; “gençtiler, yürekleri ülke ve insan sevgisiyle çarpıyordu, kendilerince haksızlıklara karşı başkaldırıyorlardı, umut doluydular ve dünyayı değiştirebileceklerine olan inançları vardı, gençtiler onlar, kanları kaynıyordu!...   

Bugün Türkiye"de devletin, halkın artık 12 eylül ile gerçek anlamda yüzleşmesi gerekmekte, aslında halkımız bu yüzleşmeye de hazır!… Bunu söylerken; bugün artık çok yaşlanan darbe yapanların tutuklanmalarını kastetmiyorum!...  

Bugünlere ülkenin gelmemesi için uyarılarını yaptıkları için; hayatları soldurulan, karartılan gençlerin haklılıkları artık söylenmeli, onlardan devlet adına, halk adına özür dileyerek onlara karşı borcumuzu ödemeliyiz!... 

Her biri bazı hataları olmasına rağmen yurtsever olan, aydın olan bugün köşelerinde bugünlere baktıkça; haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşayan bu gençlerden bugün devlet ve halk olarak özür dilenmelidir!...  

Bu gençler bunları hak ediyorlar ve “BİZ HAKLIYDIK” diyorlar!... Bu “ÖZÜR” ayrıca; bir vicdani ve ahlaki görevdir 12 Eylülün mağdur ettiği gençlerimize karşı!.. 

Hayatın ve Türkiye"nin her alanda yeni başlangıçlara ihtiyacı var… Yeni başlangıç içinde Yunanistan-İspanya-Portekiz ve Şili"nin yaptıklarını yapmak ve 12 Eylülü tüm anlayışı ile sorgulamakla-12 Eylül ile yüzleşmekle ve halkı ve ülkesi için bugünleri o zaman dan görüp halkını uyarmak istedikleri için mağdur olan-cezalandırılan milyonlarca gencimizden özür dilemekle işe başlasak nasıl olurdu!…  12 Eylül 2007 

DrMustafa ÇUKURYILDIZ

  [email protected] 

Önceki ve Sonraki Yazılar