SPOR BU MU?

 SPOR BU MU?

 

                                                                                                      [email protected]

 

                Bilim adamları, gebelik süresini Spor yaparak tamamlayan bir ana ile, Spor yapmadan tamamlayan anadan doğan çocukların fiziksel ve mental yapıları arasında, Spor yapan ananın çocuğu lehine önemli farklılıklar tesbit etmişlerdir. Bilimsel tanımlamalar çerçevesinde Spor, ana rahminde başlayan, sağlıklı kalabilmek için ömür boyu devam etmesi gereken zaruri bir etkinlik.

                Spor bireyleri eğiten, sosyalleşmesini sağlayan bir dinamik olduğu herkesçe bilinen ve kabul gören bir gerçek. Bireylerin ve toplumların sağlıklı yaşamalarının olmazsa olmazlarındandır diyebiliriz. Spor yapanlarla yapmayanlar arasında gözle görülür fiziksel farklılıklar olduğu gibi, ruhsal farklılığı da hissedebiliyoruz. Spor yapanlar yapmayanlara göre daha sevecen, daha yardımsever, daha paylaşımcı ve daha az saldırganlar, görüntüleri daha sağlıklı.

                Giderek Profesyonelleşen Spor, kişilere önemli ölçüde maddi ve Sosyal statü sağlamaktadır. Ulusal ve Uluslararası başarı kazanan bir sporcu her ülkede Sosyal bir korugana sahip olabilmektedir. Günümüz Dünyasında çok kazananlar ve popüler olanlar listelerinin başında, başarılı sporcuları görebiliyoruz. Toplumların çeşitli yaşam alanlarında sporculara ve spor adamlarına verilen değer artmakta, saygı ve sevgi gösterilmektedir.

                Ülkemizde Sporun geniş yığınlara yayılması ve sporcu yetiştirilmesi konusunda yeterli çabanın gösterildiği söylenemez. Okullarımızdaki Spor derslerinin temeli ve hedefi yoktur. Sadece, bir usulün yerine getirilmiş olması için yapılıyor görüntüsü vermektedir. Dolayısıyla Spor, en yaygın tabanı Okullarda bulması ve oluşturması gerekirken, varmış gibi gösterilerek geçiştirilmektedir, hafife alınmaktadır…

                Toplum yaşamımızdaki değişimler ve Spor ekonomisinin gelişmesiyle bazı Ata Sporlarımızı (Güreş, Cirit) terk etmek üzereyiz. Önceki yıllarda olduğu gibi Dünya ve Olimpiyat şampiyonları çıkaramıyoruz. Üç yanı Denizlerle çevrili bir ülkede yüzücü, toprağının yarısı yayla ve Plâto olan bir ülkede Atlet, Koşucu, Bisikletçi, altı ay kış yaşayan bir ülkede Uluslararası Kayak sporcusu yetiştiremiyoruz. Küçük bir İlimize altı yedi adet Olimpik Yüzme Havuzu yapıyoruz, ama içine su ve yüzecek sporcu bulamıyoruz. Böylece garipliklerimize bir yenisini daha ekliyoruz…

                Ne var Spor olarak bu ülkede? Varsa da Futbol, yoksa da Futbol. Futbolumuzun da amatörüne hayat hakkı yok! İllâ Profesyonel Futbol ve İstanbul"un üç kulübü olacak. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş; peki ya gerisi! Gerisi dolgu maddesi, figüran…

                Basın, Yayın dünyamız ise paradan başka bir değer tanımaz! Sivasspor şampiyon olacak diye ödleri kopuyordu! Çünkü spor sayfalarındaki, TV programlarındaki Sivasspor haberlerinden bekledikleri getirimi elde edemezlerdi! Çok yer ayırsalar tiraj, çok zaman ayırsalar reyting yapamazlardı! O zamanda beylerimizin reklâm, satış ve abone gelirleri düşerdi! Türkiye"nin hegemon basın ve yayın kuruluşlarının Spor anlayışları, İstanbul"un üç büyük kulübünün Futbol takımlarının yaptıkları ile sınırlı. Aynı kulüplerin diğer Spor dallarındaki başarılarının bile kıymeti harbiyesi yok. Diğer bütün takımların ve Spor dallarının varlığı ise laf-ü güzaf.

                Peki, bu anlayışın sonu ne? Ne olacak; uluslar arası müsabakalarda gözlerin balon olması, nal toplama, paspaslık yapma, ya da kovaya dönme! Yaşadığımız sonuçlar bunlar değil mi?

                Futbol liglerimiz bitti. İki aylık bu boşlukta Spor sayfaları, TV Spor programları azalacak. Ama yine de boş durmayacaklar; sözde Dünya Spor starlarını tepemizden aşağı boca edip, bizi uyutmaya devam edecekler. On milyon işsizin olduğu, beş yüz liralık asgari ücretin peşinde koşan milyonlarca insanın olduğu bu yoksulu bol, akıllısı kıt ülkede, Türk Parası yerine trilyonluk Dolar, Euro konuşulacak!

                Bir zamanlar üç büyük(!) kulübün transferlerinde Mafyanın etkin olduğu söylenirdi. Şimdi ise dış müdahillerde moda tarikatlar ve dinsel inançlar. Aslı yok diyorlar, ama söylentilerin ardı arkası kesilmiyor. Böyle giderse kale arkalarına Türbeler, Şapeller yapmak zorunda kalabilirler!

                Gırtlağına kadar borçlu bir ülkenin yoksul insanlarını tribünde, sokakta taraftar diye bağırtıp, yer yer de kavga ettiren bu tiraj, revting, rant düşkünlüğü, trilyonluk müsriflik aktörleri Dünya ve Avrupa arenasında ne yapacaklar. Toplumun geniş kesimlerinin Spor yapmasını nasıl sağlayacaklar? Yoksul Anadolu bu işe nasıl katılacak? Dünya çapında adından söz edilen sporcuları ne zaman yetiştireceğiz?

                Vallahi onu ben de bilmiyorum! Onu bilse bilse, yüksek siyaset (!) yapanlar ve gazetelerde, Televizyonlarda her gün beynimizi gagalayan Spor ahkâmkârları bilir, onlara sormak gerek! Umarım, kesin kes biliyorlardır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.