UMUTLAR YEŞERİRKEN

UMUTLAR YEŞERİRKEN

Paralel iki karanlık gücün kıskacına düşen Türkiye, gericilik, hırsızlık, yolsuzluk ve yoksulluk bağlarını kırmak, adalete, özgürlüğe ve tam bağımsızlığa ulaşmak istiyor… Tepkiler, toplumu karanlıklarla, ekonomik korsanlarla, siyasi dolandırıcılarl

UMUTLAR YEŞERİRKEN

  abdullahaydin.jpgABDULLAH AYDIN

 

  [email protected]

 

     Her seçim bir yeniliktir ve umutlarla doludur. Yenilenmek için eskiyen, yıpranan, beklentilere cevap vermeyen yapıların değişmesi gerekir… Doğa yasasıdır ve sosyal gerekliliktir

      Eviniz büyük ölçüde yıpranmıştır, boyaları dökülmüştür. Evinizin tamir edilerek yenilenmesi için Mühendis olarak bildiğiniz birisiyle anlaşıyorsunuz. Mühendis Müteahhidiniz işe şevkle başlıyor ve evinizdeki kimi harabiyetleri tamir ediyor, evinizin daha hoş görünmesi için yeni bir renk vermek istiyor…  Razı oluyorsunuz ve gözünüz kapalı rıza gösteriyorsunuz Mühendisinize…

                İlk günlerde evinizin dekorasyon ve renginde yaptığı astar yenilik ve değişikliklerinden memnun oluyorsunuz… Ancak gün geçtikçe evinizi hoşlanmadığınız renklerle boyadığını, kabullenemeyeceğiniz şekillerle dekore ettiğini, pencereleri küçültüp siyah perdelerle örtmeye çalıştığını, duvarların kirli boyalarla boyandığına tanık oluyorsunuz…

      Ev kirlenmiş, tahrip olmuş, bozulmuştur… Bu ev artık durulacak bir mesken olmaktan çıkmıştır… Duvarlar tam birbirinin zıddı renklerle kirletilmiş, Orta direk tahrip edilmiş, kırılma noktasına gelmiş… Dış duvarlar delik deşik olmuş, börtü böcek evi yolgeçen hanına çevirmiş, giren belli değil, çıkan belli değil… Ev ahalisi birbirine girmiş, herkes karşısındakinin gözünü oymaya çalışıyor…                                                                                                   Huzurunuz kaçmış, çileden çıkmışsınızdır artık… Bunca masraf, bunca emek, bunca zaman boşa gitmiştir. Araştırıp, soruşturuyorsunuz; meğer işinizi verdiğiniz kişi Mühendis değil, kendisini öyle tanıtan bir uyanıkmış! Taşeronluk yapıyor, çalıştırdığı işçileri bile dolandırıyor muş! Aldatmaca yöntemlerle kazandıklarının tümünü de cebe indiren birisiymiş! Yetmiyor; bir yandan da en iyi, en doğru olduğuna çevreyi inandırmaya çalıştığına tanık oluyorsunuz… Türkiye tıpa tıp bu eve benziyor. Türkiye’nin içine düşürüldüğü durum aynen bu ev gibi… Türkiye’de olanın bir küçüğü senin başına gelmiş sanki!

        Kişilerin ve kitlelerin en büyük yıkıntısı ruhsal parçalanma, psikolojik tahribattır. Tedavisi mümkündür, ancak zordur. Maddesel onarımdan daha uzun bir sürece ve daha titiz bir tedavi dönemine ve daha uzun bir rehabilitasyon dönemine ihtiyaç vardır…                               Toplumumuz bu zorlukları yaşarken,  öte taratan iyi niyetli kişi ve gruplar çıkış yolları arıyor. Ülkenin her tarafından, her katmanından umutları canlandırıcı kıvılcımlarının çaktığına da tanık oluyoruz…  Kıpırdayan toplumsal Demokratik gelişmeler umutları ateşliyor, yeşertiyor…

          30 Mart seçimleri yaklaşırken sokaklar, meydanlar, kahvehaneler, evler kıpır kıpır. Ülkenin her hücresinden muhalif sesler yükseliyor. Adalet, Özgürlük ve Demokrasi talepleri yoğunlaşıyor. Her ne kadar sahte Mühendisimiz tüm ışık deliklerini kara örtülerle kapatsa da, duvarları kirli renklerle karartsa da, umut ışıklarının, özgürlük ve adalet talepleri çığlıklarının içeri sızmasını, çıkış yollarının aydınlanmasını önleyemiyor…

        Bir başka cıvıldaşıyor kuşlar, sanki siyasi baharı müjdeler gibi… Güneş daha bir güleç aydınlatıyor Dünya’yı… Ay daha bir neşeli gülümsüyor gecenin karanlığını yararak…

       Gençlerimizin bedenleri sarık şalvara geçirilmeye çalışılsa da, beyinlerindeki o çağdaş aydınlığı kapayamıyorlar. Dirençleriyle geleceğe umut taşıyor gençlerimiz…

        Fabrikalardan emekçilerin eşitlik ve özgürlük isteyen gür sesi sokaklarda yankılanıyor, kimilerinin yüreklerini titretiyor…

        Stadyum tribünleri, miting meydanları ‘hırsız var’ çığlıkları ile inlerken, soyulduğunu, yoksullaştığını, aldatıldığını haykırıyor…

         Kalemini ve kelâmını paralel iki karanlık güce kiralayanların veya satanların bazıları satılmışlık utancını yaşıyor, pişmanlık içinde kalem ve kelâmlarını geri istiyorlar…

     Paralel iki karanlık gücün kıskacına düşen Türkiye, gericilik, hırsızlık, yolsuzluk ve yoksulluk bağlarını kırmak, adalete, özgürlüğe ve tam bağımsızlığa ulaşmak istiyor…

      Tepkiler, toplumu karanlıklarla, ekonomik korsanlarla, siyasi dolandırıcılarla mücadeleye, gelecek için bir ışık yakmaya çağırıyor…

    Her seçim bir umuttur, seçenektir. Halkımız 30 Mart günü sandıklarda bir nevi geleceğini oylayacaktır. Toplum, sokulduğu bu karanlık dehlizlerde boğulmamak için, Doğanın İnsana verdiği en büyük nimet olan aklını, olanları ve gerçekleri görerek kullanmalıdır…

     Aklını doğru kullan ki; yeşeren umutlar bir daha solmasın!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum