ORDU  BUKET PASTAHANESİ…

ORDU BUKET PASTAHANESİ…

Gençlerin takıldığı, o zamanın siyasi fikri liderlerinin oturduğu ve zaman zaman da fikir tartışmalarının yaşandığı yerdi, itiraf edeyim, solcu arkadaşlar daha deneyimli ve okuyan olunca onlara cümle kurmakta bazen güçlük çeker işi caz yanından alır, sohb

ORDU BUKET PASTAHANESİ…

Hey gidi günle hey. Ordu Sinemasının altına açıldığında, modern, tertemiz, insanların ailece oturacağı, gençlerin sohbet edeceği nezih bir yerdi. Sahiblerinden Kamber amca ve onun çocuklarından Şeref"te insan üstü bir yürek ile Ordu insanına samimi hizmet ediyorlardı.

Gençlerin takıldığı, o zamanın siyasi fikri liderlerinin oturduğu ve zaman zaman da fikir tartışmalarının yaşandığı yerdi, itiraf edeyim, solcu arkadaşlar daha deneyimli ve okuyan olunca onlara cümle kurmakta bazen güçlük çeker işi caz yanından alır, sohbete son koyardık.

Gürültü çok olunca, rahmetli Hünü kaptıkaçtı agbimiz güler yüzü laz şifesi ile bize gelir ve; “uşaklar, edepli olun içerde aile var,”derdi. Hepimiz onu sever ve susardık. Daha çok Kamber amcayı..Ey gidi Hüsnü ağbi ey..Allah seni cennetinde yine birilerine hizmet ettirsin, değersin.

Kimler olmazdı ki orda, Ordu"nun en sosyetik Feyasın dan, en köylü Mehmet beyine kadar. Sevgilisi olanlar, çapkınlık yapanlar yada feşeller. Şeref"te siyasi bir inattı. Ama onun la ters fikir yolunda kazma kazsakta, akşamları yada hafta sonlarını beraber olurduk. Ben namaz kılarken onlar bir köşede alem ederlerdi.

Kamber amca gibi bir babanın solcu uşağı nasıl olur diyede o zamanlar hayret eder ve kızardım. Bir de Hamdi Magdenin değerli oğlu.Güzel günlerdi. Sonbaharın sarı yaprakları gibi yıllr tek tek döküldü. Hüsnü ağbimde yok, soyadı gibi yüreklerimizdeki sevgiyi kaptı ve esas dünyaya kaçtı.

Bir Yaz akşamı idi hiç unutmam, rahmetli Erol Köksal,bilmiyorum Erol Görezde olabilir, gece 11 de Buket Pastahanesine Şerfin yanına gittik. Ben içmiyorum. Ama Erolun kafası çakır keyif. Yüksek sesle konuşuyoruz, bazende kahkaha atarak gülüyoruz.

Yukarda da kör Fikret amcanın kulübü var. Ordan biri indi ve bize delikanlıca bağırdı. En hızlı zamanımız, deliyiz, adını hatırlamıyorum ama soyadı Baloğlu. Dil dalaşı sonrası müthiş bir kavga ettik. Yukardan indiler ama adamın üç dişi kırılmış, Fikret amca geldi, bana ve Erola bağırdı. Babamızın arkadaşı, baba yarımız. Şarlo filmi gibi olduk, suspus.

Bu sırada Şeref"de haksızsınız demezmi, albaşına belayı. Onunla birkaç ay konuşmadık. Sonrsı yine sarmaş dolaş. Kamber amca içerde yaz sıcagı gibi idi. Garsonlara talimat verir ve içerdeki herkesin rahat etmesine çalışırdı. Alada öyleya.

Şimdi yüzlerce yer var. Birkaç tane simit evi, yeni açılan içkili yada içkisiz mekanlar, otellerin lobileri, ama ne olursa olsun Ordu sinemasının altında bize kucak açan ve içindeki sıcaklığında ruhumuzda bir çok şeyin değişiminde öncü olan o yer gibisi yok.

Aslında o gün yaşayan, insan gibi az ama öz grup yok, samimiyet yok. Bakın, rahmetli Hüsnü ağbinin bana yaptıgına. Bir hafta sonu, denizden gelirken ugradım mekana. Ayağımda sandelet, beyaz bir kot pantolon, Hüsnü agbi bana baktı ve şöyle dedi; “sana bu yakıştımı, ne o,” kot- mot…!” içerde herkesin üzerinde kot pantolon. İnanırmısın bir daha kot pantolon giymedim. Şimdi kim yapar ha..!

Kamber amca yaşıyor, kardeşim Şeref yaşıyor, içinde eğitim almış bir çok genç ellili yaşlarını yaşıyor, ama sahildeki Buket pastahanesi ve hayalimizdeki o yer, aşklarımız gibi yürek çukurumuzda bugün bile taptaze yaşıyor..Kendisi olmasada.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum