KAYBOLAN MİLLETLER-YIKILAN DEVLETLER, İMPARATORLUKLAR

KAYBOLAN MİLLETLER-YIKILAN DEVLETLER, İMPARATORLUKLAR

Yukarıda isimleri geçen Kabile, Kavim, Millet, Devlet ve İmparatorluklar, İnsanlık tarihinde hayat bulmuşlardır. Bunlar İnsanlık tarihinin çok küçük parçalarından olup, daha Yüzlerce, Binlerce medeniyet ve kavim gelip geçmiştir. İnsanlık var olduğundan be

KAYBOLAN MİLLETLER-YIKILAN DEVLETLER, İMPARATORLUKLARabdullahaydin.jpg

ABDULLAH AYDIN

Ab.aydinn42@hotmail. Com

 

            Yalnız Tarih Kitaplarının sayfaları değil, yeryüzünün her tarafı ve denizler de kaybolan milletlerin, yıkılan, yok olan Devlet ve İmparatorlukların kalıntılarıyla doludur…

            Öne sürülen belgelerin bazıları, dinsel yazılım, anlatı ve rivayetlere dayanır. Bazıları da mitolojik verilere, çoğunluğu da yeraltı buluntularına ve yazılımlara dayanır. Yazının icadından önce tespitler daha çok resim ve işaretlerden elde edilerek sonuç çıkarılmaya çalışılırken, yazının bulunması ile milletlerin yaşam ve tarihleri daha doğru tespit edilebilmiş ve belgelendirilebilmiştir…

            NUH Peygamberin kavmi, HUD Peygamberin mensubu olduğu AD kavmi, SALİH Peygamberin SEMUD kavmi, LUT Peygamberin kavmi Dinsel verilere göre Tanrı tarafından helâk edilen kavimlerdir.

            Orta ve Güney Amerika Medeniyetleri Aztek’ler, İnka’lar ve Kuzey Amerika’da Maya’lar da çeşitli nedenlerle tarih sayfasından silinmişlerdir.

            Pasifik Okyanusundaki Kayıp Kıta ‘MU’ ve kıta mensubu ‘MAYA’lar kaybolan, dağılan insan topluluklarıdır. Mu Kıtasının şiddetli bir Depremle suya gömülmesi sonu yok olurken, Kurtulanlardan Türk’lerin ataları olduğu söylenen Mayaların bir kolu Asya’nın doğusunda ‘UYGUR’ namı ile yaşama devam etmişler, bir diğer kurtulan kol ‘NAGA MAYA’ namı ile Hindistan’da büyük bir imparatorluk kurmuşlar, uzun yıllar sonra yok olmuşlardır. Bir diğer Maya kolu da Mezopotamya topraklarında ‘AKAD’ ve ‘SÜMER’ adı altında yaşamlarını devam ettirmişlerdir.

Türklerin Orta Asya’ya MU kıtasından göçtükleri, NUH Tufanının da MU Kıtasının sulara gömülmesi olayı olduğunu iddia eden kesimler de vardır.

Anadolu’da Lidyalılar, Firigyalılar, Hititler, Etiler, İyonyalılar,

Mezopotamya’da Asurlular, Babilliler, Mısır’da Ramseslerin (Firavunların) egemenliği,

Makedon Kralı Büyük İskender’in kurduğu imparatorluk, Pers İmparatorluğu, Eski Yunan Devletleri,

Asya’da Büyük Hun İmparatorluğu, Avrupa-Asya’da Batı Hun İmparatorluğu,

Çarlık Rusya’sı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Güneş Batmaz İngiliz İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği.

Yukarıda isimleri geçen Kabile, Kavim, Millet, Devlet ve İmparatorluklar, İnsanlık tarihinde hayat bulmuşlardır. Bunlar İnsanlık tarihinin çok küçük parçalarından olup, daha Yüzlerce, Binlerce medeniyet ve kavim gelip geçmiştir. İnsanlık var olduğundan beri gerek kişisel gerekse örgütlü biçimde birbiriyle mücadele etmiş, savaşmış, mücadele etmişlerdir. Bu mücadelelerin sonucunda kimileri gelişip büyürken, kimileri de yok olmuşlar, tarih sahnesinden kalkmışlardır.

Kimi Kavim ve kabileler de, Dinsel inanışlara göre, inanılan Tanrı’nın gazabına uğramış ve helâk edilmişlerdir.

Kavimlerin, Milletlerin, Devletlerin kayboluşu sebepsiz değildir. Dinsel kayboluşlarda ahlâki sorunlar, inanç saygısızlığı, Tanrı’ya inançsızlık ve asilik baş sebep olarak gösterilmektedir.

Kavimlerin ve Milletlerin kayboluşunda Doğal afetler ve salgın hastalıkların da önemli rol oynadığı ileri sürülmektedir.

Millet ve Devletlerin kayboluşundaki ana sebeplerin başında, Emperyal amaçlar, saldırılar ve savaşlar olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlığın Sosyal ve Ekonomik gelişimine göre Emperyal amaç ve uygulamalar da şekil değiştirerek günümüzdeki acımasız konumuna gelmiştir. Ve günümüzde de birçok Milleti ve Devleti yutmaya hazırdır.

Kayboluş ve yıkılışlarda, yönetim yanlışları ve basiretsiz yöneticilerin ihtiras ve hataları da önemli rol oynamıştır. Talan yönetimi, Saray Entrikaları ve iktidar kavgaları bizim tarihimizde de mevcuttur ve Osmanlının yıkılışının ana nedenlerindendir.

Tarihin aynasını günümüz Türkiye’sine döndürdüğümüzde karşımıza karartıcı bir tablo çıkıyor. Ekonomik olarak orta alt guruba demir atmış, İnsani değerler açısından sınıfta kalmış, Demokratik işleyişte her yanında çentikler, yarıklar oluşmuş, insanları mutluluk nedir unutmuş, Emperyal kışkırtmaların ve terörün baskısını yaşamının her alanında hisseden, basiretsiz, muhteris, düşünceleri kararmış yöneticiler elinde kalmış bir Türkiye…

Bu gidişle, bu yönetim anlayışıyla, vatandaşın bu davranış biçimiyle Türkiye’nin bütünlüğü ve geleceği tehlikede. Ülkede Hükümet olmadığı gibi, Devlet de tehlikeli biçimde laçkalaşmış halde. Keyfi yönetiliyor bu ülke.                                                                                  Halkımızın önüne değişik ayak oyunları ile olsa da yeni bir fırsat geliyor. Yenilenecek seçimlerde halkımız gerçek iradesi ile davranıp, yönetimi ahlâk ve beceriye sahip insan ve Partilere devrederse, tarihi bir görev yapmış olacak. Şayet Yetmiş yıldır yaptığı gibi bodoslama gidişine devam ederse, Tarihin karanlık sayfalarındaki anılarda kalacak.

Bu toplumun, bu Ulusun Hak, Hukuk, Demokrasi, Özgürlük ve Bağımsızlık duygularına güvenme hakkımız var ve içimiz bu güvenle kabarıyor…

            Bu zamana kadar kötü kullanıldı, ama şimdi yeniden ‘Söz Millette’!

            Not:Bilgiler derlemedir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.