KANTARIN TOPUZU

KANTARIN TOPUZU

Devletin ve kurumların başından iki örnek. Memleket ‘Yağma Hasan’ın Böreği’ olmuş. Bu gidişle kantarın topuzu börek tepsisine düşebilir, kantarın sapı bir yerlerimize saplanabilir…

KANTARIN TOPUZU

abdullahaydin.jpgABDULLAH AYDIN

 [email protected]

 

            Kaçtı mı? Kaçtı… Hem de epeyce kaçtı!

            Kaçan ne diye sormayın: ülkede her şeyin ayarı bozuldu, kantarın topuzu iyice kaçtı…

            “Kantarın topuzu kaçtı” lâfı, Anadolu kültüründe yaşamın her alanındaki bozukluğu, aşırılığı ve kabullenilmezliği ifade eder. Bu yıllarda kantarın topuzunun iyice kaçtığı bir dönem yaşıyoruz…

Devlettin, ülkenin ve halkın bütünlüğünden tutun da, ücra bir dağ köyünde yaşayan yoksul vatandaşın içinde bulunduğu şartlar bile tepeden tırnağa bozuldu, düne göre kötüleşti… İç savaş çığlıkları Parlamento üyeleri tarafından dillendirilir oldu… Her taraf tehdit kokuyor, şantaj kokuyor…

Bozulmayan ne kaldı ki ülkede? Bir ülke ki, Hukuk (Adalet) temeli kaymış, Parlamento etkisizleştirilmiş… Açlık birkaç milyonla, yoksulluk on milyonlarla ifade ediliyor olmuş… İşin sevinilecek tarafı da var (!)  Açık ve gizli Milyarder sayımız Dünya’da sözü edilir duruma gelmiş(!) Ulusal gelirin %80 i nüfusun %20 i tarafından ceplenir olmuş… Peki, bu durumda Kantarın Topuzu nerede acaba?

Devlet olmanın üç temel şartı ve görevi vardır:

Yurttaşın can ve mal güvenliğini sağlamak, ülkede Hukuk ve Adaleti geçer kılmak.

Yurttaşın Sağlığını korumak, herkesin bu haktan eşit yararlanmasını sağlamak.

Yurttaşlarına Eğitim ve Öğretim hizmeti sunmak ve herkesin yararlanmasını sağlamak.

 Hukuk ve Adalet yaşamın her alanında gerekli olan bir unsur. Onlar olmayınca ne Devlet hayatı, nede kişisel hayatlar varlıklarına korkusuzca sürdüremezler.

Ekonomide de adalet en çok aranandır. Aç, yoksul, yaşam zorluğu çeken İnsanlardan toplum ve Devlet adına fazla bir şey bekleyemezsiniz. Ülkenin artı değerlerinin mümkün olduğunca eşit paylaşılması, birlikte yaşamanın temel şartlarındandır. Acaba, Türkiye’de artı değer paylaşımı ne kadar eşit, iki küçük örnekle göz atalım:

“Türkiye” ismini kapsayan iki isimden biri ‘Türkiye Futbol Direktörü’ Fatih Terim. Bir diğeri, ‘Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’ Tayyib Erdoğan.

Fatih Terim’in aldığı Yıllık ücret 3.5 Milyon Euro. 2014 yılı Ekim ayı kurlarına göre 9.730.000 (Dokuz Milyon Yedi Yüz Otuz Milyon) lira. Aylık 810.000 (Sekiz Yüz On Bin) lira. Şimdi bu ücreti diğer ücretlerle karşılaştırıp Adalet aramanın yollarını bulmaya çalışalım:

Türkiye Futbol Direktörü= 29.000 TL Maaşlı 28 Cumhurbaşkanı,

     “          “            “        = 14.000 TL    “       58 Başbakan,

     “          “            “        =   4.342 TL    “     190 Başbakanlık Müsteşarı,

     “          “           “        = 13.500 TL    “        61 Milletvekili,

     “          “           “        =   5.000 TL    “      162 Profesör,

     “          “           “        =   4.450 TL    “      186 Uzman Hekim,

    “           “           “        =   2.500 TL    “       324 15 yıllık memur, Öğretmen,

    “           “           “        =   1.300 TL    “       623 Ortalama işçi-Memur emeklisi,

                “           “           “        =       891 TL   “       909 Asgari ücretli işçiye,

    “           “           “        =    0.000 TL gelirli 810.000 işsiz (birer simit) değerindedir(!)

Tayyib Erdoğan’a Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü yetmemiş olacak ki; toplumsal tarihi bir miras üzerine, yasaları yok sayarak 1000 odalı kaçak bir kâşane yaptırıyor. Bedeli, Bir Milyar Yedi yüz Milyon (1.700.000.000) TL harcanıyor(!) İki Yüz Eli (250) odalısı da yoldaymış(!)  

Açlık sınırının altında yaşayan Altı Yüz Bin (600.000) aile başına, Yirmi Sekiz Bin Üç Yüz Otuz (28.330) TL yardım yapılabilecek bir miktardır. Bu parayla Otuz Dört Bin (34.000) aile ev sahibi yapılabilirdi!

Tayyib Erdoğan için Bir Milyar (1.000.000.000)TL civarında da Uçak, Helikopter, Zırhlı araba, makam arabası ve çevresine yığdıklarının kullanımı için hizmet aracı adı altında otomobiller alınıyor(!)

Sadece taşıt için harcanan parayla, büyüdüğü, geliştiği söylenen ülkede, işsiz, hiç kazancı olmayan, çoğu kez aç gezen Beş Milyon (5.000.000) yurttaşa İki Yüz (200) gün birer simit yedirilebilirdi(!)

Siz, yumruk yemek, canınızı acıtmak ve sinirlerinizi germek için haraç verdiniz mi? Türkiye verdi. Bu aracılığı yapan kim? TFF ve Türkiye Futbol direktörlüğü. Üç Milyon (3.000.000) Euro ver,  el Samba yapsın, sen seyret ve dört gol ye. Bu para Spor yapmak isteyen engelli yurttaşlarımız için, tanesi İki Bin Beş Yüz (2.500) TL akülü engelli arabası için harcanamaz mıydı? Harcanırdı, harcanırdı, ama birileri için gösterişli olmazdı!

Yasalar, uygulamalar ve sosyal davranışlar toplumlara hayat veren zincirleme canlı organizmalar gibidir. Hareketleri birbirini besler, hayat verir, yönlendirir. Devlet ve toplumların hayatları, bu organizmaların uyumuna bağlıdır. Devleti yönetenler yanlış ve çarpık uygulamaları ile kurumlar ve Sosyal tabakalar arasındaki yaşam eşlemesini (senkronizasyonunu) bozdukları zaman, o toplumun ve Devletin yaşam hakkını ihlâl ediyorlar demektir ki; bu affedilemez bir suçtur…

Devletin ve kurumların başından iki örnek. Memleket ‘Yağma Hasan’ın Böreği’ olmuş. Bu gidişle kantarın topuzu börek tepsisine düşebilir, kantarın sapı bir yerlerimize saplanabilir… 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.