Memur-Sen'den Açıklama

Memur-Sen'den Açıklama

Memur-Sen Camiası, demokrasiye inanan bir sivil toplum örgütü olarak, her türlü antidemokratik baskıya karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Bu mücadelenin bir parçası olarak sivil anayasa talebini seslendirirken, sadece askeri vesayeti değil, toplu söz

 

Memur Sen Başkanı Bilal inanlı yaptığı açıklamada "Memur-Sen'in öncülüğünde, 12 Eylül Referandumunda toplu sözleşme hakkı  elde eden kamu çalışanları, referandumun üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen henüz yasanın çıkarılamamış olması ve Yasa Tasarısındaki örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına yönelik kısıtlayıcı hükümler gibi nedenlerle hayal kırıklığı yaşamaktadır.
 
Memur-Sen Camiası, demokrasiye inanan bir sivil toplum örgütü olarak, her türlü  antidemokratik baskıya karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Bu mücadelenin bir parçası  olarak sivil anayasa talebini seslendirirken, sadece askeri vesayeti değil, toplu sözleşme hakkını  hazmedemeyen devlet geleneğini de hedef alıyoruz.
 
 
12 Eylül referandumunda, halkından korkan, çalışanından korkan devlet anlayışını  yıkmak için sandığa nasıl sahip çıkmışsak, bugün aynı kararlılıkla sivil anayasa sürecine öncülük ediyoruz.
 
 
Türkiye'de toplumsal alanda ve devlet düzeyinde demokrasiyi güçlendirme noktasında toplumsal heyecanın yüksek olduğu bir ortamda, 2 milyon kamu çalışanını ilgilendiren toplu sözleşme yasasında kırılma yaşanmasını kabul etmeyeceğiz.
 
 
Bize ulaşan bilgiler ve kamuoyuna yansıyan haberlerden, Yasa Tasarısında hizmet kolu toplu sözleşmesinin önemsizleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bürokratlar, Hükümete toplu görüşme masasını tarif etmektedirler. Halbuki Memur-Sen en son 2010 yılında yapılan toplu görüşmelerde, "Toplu sözleşme olmazsa bu masaya bir daha oturmayacağız" demiştir. Bu kararlı duruşumuz sayesinde, toplu sözleşme hakkı anayasal güvenceye kavuşmuştur.
 
 
Böyle iken, toplu görüşme düzeyinde etkisiz ve yasakçı bir toplu sözleşme hedefleyen bürokratik geleneğin işgüzarlığına teslim olmayız. Hizmet kolu toplu sözleşmesini tartışmaya açan, toplu sözleşme hakkına vize koyan hiçbir kanunun arkasında durmayız.
 
 
Biz hizmet kolumuzun sorunlarını  masada müzakere etmek istiyoruz. Sağlık ve sosyal hizmetlerde mevcut istihdamın üçte birini geçen taşeronlaşma sorunları, döner sermaye adaletsizlikleri, 24 saat esasına göre çalışan insanların ekonomik ve sosyal talepleri gibi konularda, özgür müzakere ortamlarında gerçek muhataplarımızla yüzleşmek istiyoruz.
 
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları  adına Hükümete, Toplu Sözleşme Yasası'na uluslar arası  hukuk çerçevesinde yaklaşması  çağrısında bulunuyoruz. Hala Avrupa Sosyal Şartının örgütlenme hakkını  düzenleyen 5 ve toplu pazarlık hakkını  düzenleyen 6. maddelerindeki çekincelerin devam etmesi, Demokratik Türkiye hedefine yakışmamaktadır. Toplu pazarlık hakkından ancak, yetkisini paylaşmak istemeyen bürokratik devlet anlayışı  rahatsız olur. Türkiye'de demokratikleşme adına önemli reformlara imza atan Hükümet, çalışma ilişkilerinde darbe anayasasının izlerini silme konusunda da cesur olmalıdır" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.