BİZİM ÇALIK"IN” FORMÜLÜ (ATV+SABAH) = YEDAŞ

ÇALIK ENERJİ ve YEDAŞ . 

 BİZİM ÇALIK"IN” FORMÜLÜ (ATV+SABAH) = YEDAŞ

2001-2002 yıllarında TBMM tutanaklarına bir bakın, O yıllarda Fazilet Partili Sayın Nazlı Ilıcak muhalefet milletvekili idiler..

DSP+ MHP+ANAP koalisyonu hükümeti iktidarda idi.

Fazilet Parti ve Sayın Nazlı Ilıcak muhalefet milletvekili olarak iktidarın Özelleştirmelerin önünü açmak için RTÜK yasasının değiştirilmesini şiddetle eleştiriyorlardı.

NAZLI ILICAK 2002 DE MUHALEFET ETTİĞİNE BUGÜN SES ÇIKARMIYOR!

 Nazlı Ilıcak Yeni Şafak gazetesindeki yazdığı sütununda RTÜK yasasının değiştirilmesini ve Özelleştirmeleri eleştirmek için 2001–2002 yıllarında diyordu ki: \"Bir TV kuruluşunda % 10\'dan fazla hissesi olanlar, devletle iş yapamazlar; ama bizim patronlar yasa ve yasak dinlemeden ihaleye girdiler.

Enerji ihalelerinin bir bölümü, üstelik Danıştay tarafından iptal edildi. Öte yandan Aydın Doğan, Petrol Ofis ihalesini kazandı.

 Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar ATV ve NTV\'nin sahibi olmalarına rağmen Etibank\'ı satın aldılar.\" Size soruyorum, sayın milletvekilleri, bütün bu rezaletler, bizim çıkarmak istediğimiz yasa yüzünden mi yapıldı, yoksa şu anda uygulamada olan RTÜK Kanunu döneminde mi yapıldı?

Peki bu iş dünyada nasıl?

Fransa\'da bir kişi bir ulusal televizyonun ancak % 40\'ına sahip olabiliyor.

 İki ulusal televizyonda, % 15\'er oranında hisseye sahip. 3 ulusal kanalda ise % 15\'er.

Aydın Doğan Fransa\'da yaşasaydı, hem Kanal D\'nin, hem CNN Türk\'ün sahibi olamazdı. Fransa\'da hiçbir ciddi yetkili, \"bu kişiler güçlü insanlardır, kanuna uymuyorlar, o zaman kanunu bunlara uyduralım, onları illegaliteden legaliteye geçirelim, örtülü af çıkaralım\" demezdi.

Fransa, bakanlık yapmasına, üstelik çok zengin olmasına rağmen, teknesinin giderlerini şirket hesabına yazıyor diye Bernard Tapie\'yi hapse attı. Devlete ciddiyet yakışır.

Yunanistan\'da bir kişi, bir ulusal televizyonda hisselerin % 25\'inden fazlasına sahip olamıyor.

Japonya\'da bir yayın istasyonu sahibi kişi ya da kuruluşun, aynı zamanda, bir gazetenin hisselerinin çoğunluğuna sahip olması mümkün değil.

Eğer Aydın Doğan, Japonya\'da olsaydı, hem Hürriyet, hem Milliyet, hem Radikal, hem Posta, hem Gözcü ve vesaire dergilerinin sahibi sıfatıyla, Kanal D ile CNN Türk\'ün büyük hissedarı durumunda olamazdı.

Fransa için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Fransa\'da aşağıdaki durumlardan ikisinden fazlasına sahip bulunan kişiye, radyo veya televizyon izni verilmiyor: 1) Nüfusu 4 milyona ulaşan bir alanı kapsayan televizyonun işletme iznini almış olmak, 2) Nüfusu 30 milyonu kapsayan radyo işletmek, 3) Nüfusu 6 milyona ulaşan kablolu radyo veyahut televizyon lisansına sahip olmak, 4) Ulusal düzeyde, siyasi ve genel haber içerikli günlük yayınlar toplamının % 20\'sinin kontrolünü elinde tutmak.

Yukarıdaki 4 şıktan ikisi bir arada olamayacağına göre, Aydın Doğan, Fransa\'da yaşasaydı, gazetelerini ve kanalını başkasına devredip, sadece Kanal D\'nin % 49 hissesini muhafaza edebilirdi.

Amerika\'da: Nüfusun % 35\'ine ulaşana kadar, bir kişi birden fazla televizyonun sahibi olabiliyor. Gene ABD\'de, yayıncılıkla uğraşan kişi ya da kuruluşlar, başka alanlarda, ticari faaliyetlerde bulunabiliyor.

Yalnız dikkat! Amerika\'da % 35, izlenme oranı değil, kapsama alanı. İçindeki nüfustur. Amerika\'da üç ulusal kanal mevcut: ABC, CBS, NBC (diğerleri, yerel, bölgesel). Ulusal kanallar, borsaya açılmış, binlerce ortağı olan kuruluşlar.

NBC\'nin sahibi, çok uluslu bir şirket olan General Electric.

 ABC\'nin sahibi ise, eğlence dünyasının tanınmış isimlerinden Disney.

Zaten Disney ve General Electric\'in de on binlerce hissedarı var. \"Amerika\'daki tv sahipleri başka bir işle meşgul olabilirler\" deniliyor. Ama herhalde, devletin POAŞ ihalesine giren, elektrik dağıtım santraline talip olan veya banka özelleştirmelerinin peşinde koşan bizimkilere benzemezler.

Amerika\'nın şartları çok farklı. Orada, Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar gibi, sahip olduğu medya gücüne dayanarak, haksız rekabet sonucunda, devletten banka alan insanlar yok.

Banka alıp batıranlar, sonra da posasını bu fakir milletin omuzlarına yükleyenler...

Borsada manipülasyon yapıp haksız kazanç sağlayanlar...

 Asil Nadir\'in başına gelenleri hepimiz hatırlıyoruz. Ama bizdeki Asil Nadirler, -dosyalarını Sarıyer Adliye\'sinde 1 yıl saklayıp, sonra da af ile davalarını düşürmeyi başarmışlar- itibarlı insanlar gibi içimizde dolaşıyorlar.

Aynı kişiler, Meclis\'ten RTÜK tasarısı çıksın diye baskı yapabiliyorlar. Yasalara uyulmazsa, bunun sorumlusu yasalar değil, kanunu çiğneyenlerle, onlar hakkında adli takibata geçmeyenlerdir.

Ortada, ihaleye fesat karıştırmaktan tutun, resmi evrakta sahteciliğe kadar bir dizi suç var.

Neden suç duyurusunda bulunmuyorlar?

Televizyonu şahsi menfaati için kullananları cezalandıracaklarmış!!!

Böyle bir hüküm, mevcut yasada da var. Kullanıldı mı?

Aydın Doğan\'ın enerji işlerinin başına koyduğu Birkan Erdal, bir yandan Yargıtay üyesi Ahmet Köksal vasıtasıyla, Danıştay ilişkilerini tanzim etmeğe çalışıyor, bir yandan da, damat Mehmet Ali Yalçındağ\'ı arayarak onu uyarıyordu: \"Aman sakın Enerji Bakanı Cumhur Ersümer\'in aleyhinde yazmayın. Bize ne kadar yardımı olduğunu biliyorsun.\"

Yukarıdaki konuşmayı zihninizde tutarken, cevap vermeğe çalışın: Televizyon sahiplerinin devlet ihalesine girmesi, şeffaflık mı sağlayacak, yoksa gerçeklerin üzerine kopkoyu bir perde mi örtecek?

 İşlerini yapan siyasetçi ve bürokratı koruyacaklar; karşı çıkanı, korkutup sindirmeğe çabalayacaklar. “ diye medya patronlarının devlet işlerine ve ihalelerine girip, Banka, kurumları satın almalarının sakıncalarını açıklayıp, kamuoyunu yazılarıyla Nazlı ILICAK o zamanın Fazilet partilisi bugünün AKP"lileriyle el ele muhalefet yapıp, sakıncalarını iktidara bir bir sayıp,sürekli kamuoyunu uyarıyordu.

CUMHURBAŞKANI NECDET SEZER"İN İTİRAZI BİLE YETMEDİ!

O zamanki Fazilet Partililerin ile Cumhurbaşkanı Necdet Sezer"in RTÜK yasasını Anayasa Mahkemesine itiraz etmesine rağmen fayda etmemişti, RTÜK Yasası ile özel radyo ve televizyon sahiplerinin kamu ihalelerine girme ve menkul kıymetler borsalarında işlemde bulunma yasağı TBMM"de kaldırıldı. Resmi gazetede yayınlanarak, yürürlüğe girdi.

Şimdi yıl 2009,aylardan Kasım ayı, illa da Türkiye"nin kurtuluş çaresini geçmiş hükümetler gibi IMF nin talimatlarıyla Kamu İktisadi Teşebbüslerini haraç mezat kelepir olarak satmakta bulan, Başbakan R.Tayyib Erdoğan ve AKP iktidarının 2002 yılında TBMM"deki yandaşlarının şiddetle karşı çıktığı “, RTÜK Yasası ile özel radyo ve televizyon sahiplerinin kamu ihalelerine girme ve menkul kıymetler borsalarında işlemde bulunma” yasağının kaldırılması bugün Özelleştirmelerin önünü açmaya ve son dönemde türeyen yandaş zengin holdinglere yaradı.

BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU!

Başbakan Sayın R.Tayyib Erdoğan"ın “Bizim Çalıklar” diye bahsettiği, damadı Berat Albayrak"ında Holding Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi olduğu Çalık gurubu, 2002 de RTÜK Yasasının “ özel radyo ve televizyon sahiplerinin kamu ihalelerine girme ve menkul kıymetler borsalarında işlemde bulunmasına izin verilmesi” sonucu, gelip Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ."nin % 100 hissesini satın aldılar.

Başbakan Sayın R.Tayyib Erdoğan"ın “Bizim Çalıklar” diye bahsettiği, damadı Berat Albayrak"ında Holding Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi olduğu Çalık gurubunun kanun değişmişte olsa ,yasalar müsaade etse de bir büyük ve güçlü Medya ( ATV+SABAH ) patronu olarak, kamu ihalelerine girmesi devletten KİT satın alması hiç şık düşmedi. Zamanında Fazilet Partililerin ve Nazlı Ilıcak"ın şiddetle eleştirdikleri muhalefet yaparak karşı çıktıkları konuların aynısıyla uygulayan, kanunların boşkuklarından ve iktidarın desteklerinden faydalanmasını iyi bilen “ Bizim Çalık Gurubu” için hiç sesleri çıkmaması, akıllara çifte standart uyguluyorlar diye getiriyor..

 Zamanında Fazilet Partililerin ve Nazlı Ilıcak"ın şiddetle eleştirdikleri muhalefet yaparak karşı çıktıkları “Aydın Doğan, Petrol Ofis ihalesini kazanması ile Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar ATV ve NTV\'nin sahibi olmalarına rağmen Etibank\'ı satın almaları “ ne kadar yakışıksız ve etik değilse, bu günde Başbakan Sayın R.Tayyib Erdoğan"ın “Bizim Çalıklar” diye bahsettiği, damadı Berat Albayrak"ında Holding Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi olduğu Çalık gurubunun “ YEDAŞ”( Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ."nin % 100 hissesini satın alması hele bir medya patronu olarak o kadar sakıncalıdır, şık ve etik değildir.

BİZİM ÇALIK"ın FORMÜLÜ (ATV+SABAH) == YEDAŞ

 Çalık gurubu artık Ulusal Medyamızın başında geliyor, Başbakan Sayın R.Tayyib Erdoğan"a çok yakınlığı ve desteklediği şeklinde bir duruşu var. Bu tip Şirketlerin ve Televizyon sahiplerinin devlet ihalesine girmesi, KİT satın alması şeffaflık sağlamayacaktır.

 Basın ve Medya gücü ile bazı dedikoduların ve gerçeklerin üzerine kopkoyu bir perde mi örtülecektir?

Medya(ATV+SABAH) ve Çalık Gurubunun patronu olarak, Enerji sektöründeki işlerini yapan siyasetçi ve bürokratı koruyacaklar mı ; karşı çıkanı, korkutup sindirmeğe mi çabalayacaklar, bunu zaman gösterecek..

Bu açıdan medya patronlarının devlet işlerine ve ihalelerine girip, Banka veya KİT gibi kurumları satın almalarının sakıncaları çoktur.

Netice olarak bu tip yandaş firmaların Banka,KİT (YEDAŞ) gibi kurumları satın almanın zararı ve faturası Başbakan R.Tayyib Erdoğan ve AKP iktidarına sandıkta çıkacaktır.Kamu oyunda sebep oldukları gelecek endişeleri, devlet teşvikli ve kefilli kredilerle KİT"leri satın alarak teslim alan yandaş Holdingler değil, Başbakan R.Tayyib Erdoğan ve AKP iktidarı öfke ve tepki olarak geri alacaktır, sonuçta bu kaos mevcut iktidarın ömrünü oldukça kısaltacaklardır.

Göreceğiz bakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar