Hakan GAZİOĞLU

Hakan GAZİOĞLU

Kıssalardan Hisseye

29 Mart yerel seçimi geçti. Seçimi değerlendirmek değil ama sanırım seçimlere dair birkaç şey söylemek gerekiyor.


İlk bakışta pratik sonuçlarından hareketle seçim sonuçları ABD"nin istediği şekilde gerçekleşmiş ve Türkiye"de ki çelişkileri emperyalizmin lehine devam ettirerek sonuçlanmıştır.


Bu durum tüm düzen güçlerinin ABD"ye daha fazla kapaklanmalarına sebep olacaktır.ABD desteğine muhtaç egemen güçlerin istikrarsız Türkiye"sini konsolide etmek ABD açısından daha kolay hale gelmiştir.Solsuz Türkiye halkının sandıktan çıkartabileceği budur ve sandıktan dediğimiz üzere kopkoyu bir amerikancılık çıkmıştır.


AKP"nin görece gerilemesi kimseyi umutlandırmamalıdır. AKP gerilemiştir fakat onu gerileten ne halkın iradesidir ne de ilerleyen emekçi halkının kendisidir. Ortada siyasal bir gerileme yoktur ; aksine AKP gerilemesine rağmen siyasal olarak derinleşmiştir.

Bu derinleşme AKP dışındaki partilerinde birer AKP rol modeline soyunmalarıyla taçlanmıştır.


TKP" ye değinmek gerekirse ; açıkçası oylarını arttıran TKP kendisini başarısız saymıştır. Başarısızlığın nedenleri bu yazının konusuna girmiyor ama bazı haksız eleştirileri ele almakta fayda var. Kimileri TKP"nin seçim politikasının yanlış olduğunu ve doğal olarak başarısız olduğunu söylüyor, kimisi de komünistlerin bu ülkede bu sonucun kaderleri olduğunu gericileşen Türkiye"de komünistlerin oylarını arttırmalarının hayal olduğunu.


Başarısızlık tespitini paylaşmakla beraber , bu sonucun Türkiye"nin ve dünyanın hızla gericileştirilmesine rağmen komünistlerin kaderi olmadığını söylemeliyim. Böyle bir şey yoktur bu ancak nesnelliğe teslim olunduğunu ilan etmekten başka bir şey değildir. Kaldı ki siyaset hele devrimci siyaset yazgıları bozmanın biricik yoludur. Devrimcilik gerçekliği dönüştürmek adına reddiyeyle başlar. Bunu baştan reddediyoruz.


İlk eleştiriye gelirsek ; TKP" nin seçim politikasında hiç bir yanlışlık yoktur. TKP bir işçi sınıfı ve komünist partisine yakışır şekilde seçimlere girmiştir ve TKP"nin seçim politikası ile genel politikası arsında hiçbir fark yoktur. TKP"nin bir seçim partisi olmadığını hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum ama :


TKP, ülkenin bir rantiyelik haline getirildiği durumda anlamsız bir belediyecilik oynayamazdı.


TKP, ülkenin emperyalizme tam boy teslim edildiği bir yerde pembe tablo çizerek halkını ülkenin gidişatını durdurmaya çağırmaktan imtina edemezdi.
TKP, sınıf düşmanlarımızın Truva atlarıyla kirli seçim ittifakları kuramazdı.
Bu anlamda başarılıdır TKP, kendine yaraşanı ve sosyalist devrim mücadelesinin gereğini yapmıştır.Başarısızlığımız politikamızın yanlışlığında değil , bizim bir dizi tarihsel ve örgütsel eksikliklerimizden kaynaklanmıştır.

Neticeyi kelam seçimler bitmiş ve ABD"nin yeni kara prensi Obama ülkemize gelmiştir. Obama"nın kaldığı süre içerisindeki rezilliklere ve utanç manzaralarına hiç değinmeyeceğim lakin seçim sonrası , obamanın gelişi ve Ergenekon operasyonları arasında çok manidar bir ilişki vardır.


Herkese el sallayarak buşun sığır çobanı pervasızlığa karşı daha sempatik bir tarza soyunarak ABD diplomasisinin değiştiği imajını yaratmaya çalışan bu kara çocuk , ülkemizi AKP faşizminin emekçi halkın ensesinde boza pişireceği bir ortama sürükleyerek terk etmiştir.


Obamalı günlerin ardından başlatılan Ergenekon operasyonları, aslında tam da ABD onaylı bir tedhiş planıdır ve amerikancı sivil darbenin taşları döşenmektedir.


Ülkenin krizle sarsıldığı, işsizlik oranlarının rekor kırdığı ve günlerin işçi sınıfı bayramına doğru aktığı bir konjontüre girerken , hızla gerilen ülkede siyasal iktidarın daha da sertleşeceği açıktır. Bu durumun hep bahsettiğimiz seçim sonrası yaşanacak kavgada işçi sınıfını mücadeleye çağıran tarihsel bir davetiye olduğunu belirtmeliyiz.


Tarihsel bir davetiyedir çünkü ; Türkiye kapitalizminin halkına yutturacak hiçbir maddi alternatifi kalmamış, dünya ölçeğinde kapitalizmin prestiji onulmaz derecede sarsılmıştır.


Tarihsel bir davetiyedir çünkü ; patronlarla emekçi halk arasında ki sınıf savaşımı keskinleşme eğilimi yoğun bir döneme girmiştir.
Tarihsel bir davetiyedir çünkü ; obamanın çantasındakilere imza koyan Erdoğanlı AKP bir dizi açmazla karşılaşacak ve bu durum ekonomik krizin siyasal krizle birleşmesiyle Türkiye"yi bir dönüm noktasına taşıyacaktır.
Bahsedilen dönüm noktasının nasıl bir dönüşe evrileceği sorusu tarihsel davetiyeye emekçi sınıfların ne oranda karşılık vereceğiyle belirlenecektir.


Bu anlamda emeğin bayramı 1 Mayıs daha öncekilerden farklı olarak bu davetiyeye icabet ettiğimizin ifadesi olarak güçlü bir mesajı içermelidir.
2009 1 Mayıs"ı kısır yer tartışmalarının dışında ülkede ki açık sermaye terörüne ve işçi kıyımına karşı işçi sınıfının en güçlü yanıtı olarak şekillendirilmelidir. Ülkenin siyasi tablosuna bir an önce emekçi sınıfların müdahil olmaları gerekmektedir. Bu açıdan bakanlar için 1 Mayıs"ın nerede kutlanacağı sorusu ikincildir. Asıl mesele 1 Mayıs"ın saydığımız üzere en güçlü sınıfsal tepki olarak örgütlenmesi ve tek bir yerde tek bir devrimci 1 Mayıs"ın kutlanmasıdır.Diğer türlüsü işçi sınıfının gücünü bölmek ve polisiye bir vaka haline getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.


Nazım"ın dediği gibi ;
“ burjuvazi kavgaya davet etti bizi
Davetleri kabulümüzdür”

Kıssalardan hisse budur bize…

Önceki ve Sonraki Yazılar